Yol Tarifi Al Hemen Ara
  • +90 554 819 92 40
  • info@drismailkocager.com
  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Gizlilik Politikamız
    • Hastalıklara karşı yaptığı Uygulamalar...
    • Tedavileri ile ilgilendiği Hastalıklar...
    • Uz. Dr. İsmail KOCAGER kimdir..?
  • Tedaviler
    • BEL FITIĞI
    • BOYUN FITIĞI
    • BEL FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ
    • BOYUN FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ
    • BEL VE BOYUN FITIĞINDA NÜKLEOPLASTİ
    • RADYO FREKANS TEDAVİSİ
    • NOKTA ATIŞ TEDAVİSİ
    • MİGREN AĞRISI
    • TRİGEMİNAL NEVRALJİ
    • FİBROMİYALJİ HASTALIĞI
    • TOPUK DİKENİ
    • BEL KAYMASI
    • BEL AĞRISI
    • BOYUN AĞRISI
    • BAŞARISIZ BEL AMELİYATLARI
    • AMELİYAT SONRASI AĞRILAR
    • BEL VE BOYUN FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ
    • OKSİPİTAL NEVRALJİ
    • DAMAR TIKANIKLIKLARINA BAĞLI AĞRILAR
    • KANSER HASTALIKLARINA BAĞLI AĞRILAR
    • TEDAVİ EDİLEMEYEN İNATÇI HIÇKIRIKLAR
    • RADYOFREKANS TEDAVİSİ(RF)
    • SİYATİK SİNİR YARALANMALARI
    • BEDENİMİZDEKİ TÜM DİĞER BÖLGE ve EKLEM AĞRILARI; BAŞ, BOYUN, OMUZ, KOL, ÖNKOL, EL, SIRT, BEL, KUYRUK
    • SİNİR BLOĞU TEDAVİLERİ
    • PİRİFORMİS SENDROMU
    • ROMATİZMAL AĞRILAR
    • NÖROPATİK AĞRILAR
    • ZONA HASTALIĞINA BAĞLI AĞRILAR
    • DONMUŞ OMUZ HASTALIĞI
    • OZON TEDAVİSİ
  • Haberler
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • İletişim

Tedavilerimiz

BEL FITIĞI

BEL FITIĞI

Her hasta için birebir aynı, standart bir bel fıtığı tedavisi yoktur. Uygulanacak tedavi planı, bel fıtığı belirtilerine, hastanın şikayetlerinin şiddetine, süresine, muayene bulgularına, radyolojik bulgulara, hastanın yaşına, mesleğine, aşırı kilo problemi olup olmadığına ve yaşam biçimine  göre düzenlenir.

Bel Fıtığı Tedavisinin Amacı Nedir?

Bu tedavinin amacı yıpranmış olan disk eklemini hiç yıpranmamış hale getirmek değil, hastanın şikayetleri olan bel ağrısı, kalça ve bacak ağrısını ortadan kaldırmaktır. Yıpranmış bir eklemi hiç yıpranmamış hale getirmek, yıpranma sürecini tersine çevirerek eklemi gençleştirmek henüz tıbbi olarak olanaksızdır.

İlgili tedavi, fıtıklaşan disk eklemi ve fıtık nedeniyle baskı altında kalan sinir kökü üzerinde gelişen tahrişi, ödemi, var ise hasarı ortadan kaldırmayı amaçlar.

Sadece bel ağrısı, kalça ve bacak ağrısı, uyuşma şikayetleri varsa, sorun bir ağrı tedavisi sorunudur. Bu durumda amaç bel ağrılarını, kalça ve bacak ağrılarını gidererek yaşam kalitesini arttırmaktır.

Ağrı ile beraber bacak ve ayak kaslarında güç kaybı da var ise, artık sorun sadece bir ağrı tedavisi sorunu olmaktan çıkmıştır. Bu durumda öncelik, hastanın kaybettiği kas gücünü en kısa zamanda yerine getirmektir.

Eğer kaslarda güçsüzlük ile birlikte idrar ya da dışkı  yapamamak gibi başka önemli belirtiler  söz konusu ise, acil olarak yapılması gereken tedavinin amacı hastanın kaybettiği kas gücü, idrar, dışkı ve cinsel fonksiyon bozukluklarını bir an önce normale  döndürmektir.

Bel fıtığı tedavisi, özellikle son yıllarda hızla gelişen tıp teknolojisi sayesinde çok daha kolay ve çok daha olumlu sonuçlar elde edilir hale gelmiştir.

Bel fıtığına ne iyi gelir, kısaca gözden geçirelim:

Bel Fıtığı İçin İlaç Tedavisi

İlaç tedavisi bir yandan ağrı ve kas tutulması gibi şikayetlerin ortadan kaldırılmasını, diğer yandan da sinir kökü üzerindeki tahrişin (İnflamasyon) giderilmesini amaçlar. İlaç tedavisi ve ağrı kesiciler bel fıtığını ortadan kaldıramaz, ilaç tedavisi fıtığın neden olduğu sorunları gidermeyi hedefler.

Bu nedenle;

  • Ağrı kesici
  • Kas gevşetici
  • İnflamasyon giderici ilaçlar kullanılır.

İnflamasyon (Enflamasyon), dokunun kendisine hasar veren herhangi bir nedene  karşı verdiği bağışıklık sistemi yanıtıdır. Elimiz kapıya sıkıştığı zaman şişip kızarması da inflamasyondur, gözünüze toz kaçtığı zaman gözünüzde gelişen kızarıklık da inflamasyondur, bakterilerin solunum yollarını tahriş etmesi sonucunda gelişen doku cevabı da inflamasyondur. 

Bel fıtığında iki ayrı noktada enflamasyon vardır;

  • Yıpranmış disk ekleminin içinde
  • Fıtığın ezerek zedelemeye başladığı sinir kökü üzerinde

İnflamasyona karşı kullanılan ilaçlara antiinflamatuar ilaçlar ya da enflamasyon giderici ilaçlar adı verilir. Bu ilaçlar içinde kortizon içermeyen ve kortizon içeren iki ana grup vardır.

Bel fıtığı belirtilerine göre doktorunuz öncelikle kortizon içermeyen enflamasyon giderici ilaçları kullanacaktır. Yeteri kadar fayda elde edilemezse, kortizon içeren ilaçların da kullanılması gerekebilir.

Ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar da, şikayetlerin şiddetine göre, daha basit ilaçlardan başlanarak, gerekli fayda sağlanamazsa daha kuvvetli ilaçlara kadar, belirli bir sıra ile kullanılabilir.

Doğru düzenlenmiş bir ilaç tedavisi hastanın durumu izlenerek en az birkaç hafta devam etmelidir.

Bel Fıtığı İçin Fizik Tedavisi

Fizik tedavinin temel amacı kas tutulmalarını ortadan kaldırarak kas gevşemesini sağlamak ve kısıtlı olan hareket yeteneğini düzeltmektir. Fizik tedavi fıtığı ortadan kaldırmak, sinir kökü üzerindeki baskıyı kaldırmak ya da ödemi gidermek amacını gütmez,  ilaç tedavisi ile birlikte devam edilecek bir destek tedavisidir.

Bel fıtığında uygulanacak en değerli fizik tedavi uygulaması, egzersizdir. Egzersizlerin  kısa vadede amacı kasların esnemelerini ve gevşemelerini sağlayarak hareket kısıtlılığını ortadan kaldırmak, uzun vadede ise kasları güçlendirmektir.

Fizik tedavi uygulamaları arasında egzersizler dışında, sıcak ve soğuk uygulamaları, düşük voltajlı elektrik akımı kullanarak yapılan uygulamalar, yüzeysel ultrason ve lazer uygulamaları, masaj, traksiyon, vakum ve benzeri uygulamalar yer alabilir.

Manuel tedavi ya da Kayropraktik tedavi, omurga eklemlerinde gelişmiş tutuklukların giderilmesi, ekleme normal bir hareket özelliğinin geri verilmesi için, herhangi bir makina kullanılmadan, elle yapılan manipülasyon uygulamalarıdır. Ülkemizde de gittikçe yaygınlaşmaya başlayan bu tedavi yöntemi, ameliyat gerektirmeyen durumlarda uygulanmasında fayda olan bir destek tedavisidir.

Ameliyatsız Bel Fıtığı Tedavisi İşlemleri

Ameliyatsız bel fıtığı tedavisi işlemleri ABD, Almanya, Japonya, Kore gibi ülkelerde uzun yıllardır güvenle ve çok yüksek başarı ile kullanılır.

Bununla beraber, ameliyatsız bel fıtığı tedavisi konusu, istismara da son derece açık bir konudur. Eskiden sokak aralarındaki duvarlara kırıkçı çıkıkçılar bel fıtığı tedavisi yaptıklarını yazarlardı. Bugün ise maalesef çoğunluğu sağlık personeli olmak üzere, birçok kişi sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla ameliyatsız bel fıtığı tedavisini mucizevi bir biçimde yaptığını, hastayı on dakikada iyileştirdiğini, mucizeler yarattığını iddia etmektedir. Genellikle kas gevşemesi sağlamaya yönelik uygulanan bu yüzeysel  İnstagram ve Facebook tedavisi yöntemleri kalıcı bir iyilik hali sağlayamamaktadır.

Bilimsel anlamda etkinliği kanıtlanmış ve gelişmiş ülkelerde bilimsel çevreler ve yetkili sağlık otoriteleri tarafından kullanımı onaylanmış ameliyatsız tedavi yöntemleri ise, fıtıklaşan disk eklemine ve baskı altındaki sinir köküne özel yöntemlerle, radyolojik kontrol altında ulaşarak, gerçek nedene müdahale ederler. 

Her ameliyatın belli ölçülerde riskleri vardır. Basit ve daha az risk alarak, hastaya zarar vermeden çözülebilecek bir sorunu, daha riskli ve karmaşık bir tedavi yöntemi ile, önemli bir ameliyat ile çözmeye çalışmak doğru değildir.

Modern tıp teknolojisi, özellikle lazer ve radyofrekans enerjilerini kullanarak çok daha az riskli, fakat daha güvenli ve etkin yöntemlerle omurga hastalıkları için ameliyatsız tedavi olanakları sunmaktadır. 

İlaç tedavisi, yatak istirahati, fizik tedavi gibi başlangıç tedavilerinin, doğru biçimde uygulanmış olmasına rağmen hastanın ağrılarında yeterli derecede gerileme yok ise ameliyat kararı almadan bu tedavilerin uygulanması mutlaka düşünülmelidir.

İki temel grup ameliyatsız tedavi işlemi vardır;

  • Sinir kökü ve omurilik kılıfı çevresine yapılan ilaç uygulamaları
  • Disk eklemi içine yapılan uygulamalar (Nükleoplasti)

Sinir Kökü Çevresine İlaç Uygulamaları

Bel fıtığının neden olduğu ağrı, ağızdan, kalçadan ya da damar yolu ile uygulanan ilaçlar ve fizik tedavi uygulamaları ile yeteri kadar hafiflemiyor ise, fıtığın ve fıtıktan etkilenen sinirin çevresine yapılacak ilaç uygulanması işlemleri fayda sağlayabilir.  İşlemlerin sadece bu konuda eğitim almış, deneyimli uzman doktorlar tarafından, floroskopi adını verdiğimiz sistem ile radyolojik kontrol altında, özel işlem salonlarında yapılması gerekir.

Radyolojik görüntüler yardımıyla iğnenin ucunun nerede olduğunu tam olarak görürüz ve yanlış bir noktaya işlem yapmamış, hassas dokuları zedelenmemiş oluruz. Bel fıtığı için enjeksiyon ile yaptığımız ilaç uygulamalarının amacı, ilacı tam olarak doğru noktaya uygulayarak, fıtık nedeni ile üzerinde tahriş gelişen dokuların  tahrişini azaltmak, iyileşmelerini sağlamaktır. En sık olarak iki yöntem uygulanır.

Epidural Steroid Enjeksiyonları

Omurilik kılıfının çevresine kortizon uygulamasıdır. Bu yol ile birçok sinirin köküne gerekli ilacın ulaşması sağlanır ve ağrıya yol açan sinir enflamasyonunun azalması hedeflenir.

Radyofrekans ve Lazer ile Ameliyatsız Bel Fıtığı Tedavisi

Nukleus pulposus, disk ekleminin ortasında bulunan yumuşak eklem çekirdeğidir. Nükleoplasti adını verdiğimiz işlem, fıtıklaşmış disk ekleminin içine radyolojik kontrol altında çok ince iğneler ile girilerek, eklem içindeki basıncı hafifletmeyi sağlar. Eklem içindeki basıncın azalması, fıtığın büzüşerek küçülmesi, sinir kökü üzerinde baskının ortadan kalkması amacıyla eklem çekirdeğinin çok küçük bir kısmı buharlaştırılır. Buharlaştırma işlemi için eskiden enerji kaynağı olarak lazer kullanılırdı, fakat günümüzde radyofrekans adını verdiğimiz, radyo dalgaları ile oluşturulan ve daha güvenli bir yöntem kullanılır.

Nükleoplasti Etki Mekanizması Nedir?

Yıpranmış disk ekleminin bir kısmı ısı enerjisi ile buharlaştırılır. İşlem ile eklemin içinde yaratılan hacim azalması, eklemde önemli derecede basınç azalmasına neden olur. Sonuç olarak fıtığın sinirler üzerinde yarattığı baskı azalır. Sinir üzerindeki baskının azalması, sinirin üzerinde gelişen ödemi ve tahrişi azaltarak ağrının ortadan kalkmasını sağlar.

Ayrıca, eklem içinde yaratılan ısı nedeni ile ağrıya neden olan biyolojik ve kimyasal mekanizmalar üzerinde de tedavi edici etki oluşturulur.

Günümüzde ameliyatsız bel fıtığı tedavisi için lazer ya da radyofrekans enerjileri kullanılmaktadır. Eski yıllarda kullandığımız, eklemin bir kısmını eritmesini sağlayan kimyasal maddeler, yan etkilerinin yüksek olması nedeniyle artık kullanılmaz.

Ozon gazı ise, yeterince iyi sonuçlar vermediğinden gelişmiş ülkelerde terk edilmiştir. Ozon, ucuz olması nedeniyle, faydası düşük olduğu halde, sadece az gelişmiş ülkelerde hala kullanılmaya devam edilmektedir.

Ameliyatsız Bel Fıtığı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Nükleoplasti tedavisi, lokal anestezi altında yapılır ve sadece birkaç dakika sürer. İşlem sırasında, kalçadan iğne yapar gibi, cildi hiç kesmeden çok ince iğneler yardımıyla eklem içerisinde çalışmak istediğimiz hedef noktaya ulaşılır.

Özel ve gelişmiş röntgen makineleri kullanarak, işlemin her aşamasında radyolojik görüntüler elde edilmesi işlem güvenliği açısından çok önemlidir. Değişik yönlü görüntüler alınarak, milimetrik olarak ulaşmak istediğimiz noktada olduğumuzdan kesin olarak emin oluruz.

Eğer enerji kaynağı olarak lazer kullanılacaksa, iğnenin içinden, yarım milimetreden daha ince mikro fiber optik lazer kateteri geçirilir ve eklem içinde çalışmak istediğimiz noktaya ulaştırılır. Lazer enerjisi kontrollü bir biçimde eklem içerisine uygulanır. Lazer enerjisinin etki alanı, kullanılan lazer türüne göre, birkaç milimetre uzağa kadar yayılır.  Bu işlem sırasında eklemin bir parçasının buharlaştığını ve gaz olarak dışarı çıktığını bizzat gözlemleriz.

Enerji kaynağı olarak radyofrekans  kullanılacaksa, iğnenin içinden geçirilen birkaç milimetre kalınlığındaki özel elektrot eklemdeki hedef noktaya ulaştırılır. Radyofrekans için kullandığımız elektrotların ucunda pozitif ve negatif iki ayrı kutup vardır. Aralarında sadece birkaç milimetre aralık bulunan bu iki ayrı kutup arasında enerji yoğunlaşır, enerjinin vücudun başka kısımlarına dağılma riski yoktur. Bu da çevrede oluşabilecek hasar riskini çok azaltır.

Bel Fıtığı Tedavisi

Radyofrekans teknolojisi, uygulanan enerjinin çevredeki diğer dokulara dağılmaması nedeni ve daha düşük ısılarda aynı etkiyi oluşturması nedeniyle, lazerden daha kontrollü ve güvenlidir. Lazer, deneyimsiz ellerde, ekleme ve diğer yapılara zarar verme riski taşıyabilir.

Her iki işlem de, yeterli teknolojik altyapıya sahip ortamlarda, deneyimli doktorlar tarafından uygulanmalıdır.

Nükleoplasti İşleminde Risk Var mı?

Ameliyatsız bel fıtığı tedavisi işlemlerinde, sinir yaralanması, enfeksiyon ve kanama riski gibi riskler oldukça azdır.

Başarı Oranı Nedir?

Doğru seçilmiş hastalarda başarı oranı %70 ile 90 arasındadır.

İşlemden Sonra Hastanede Yatmak Gerekir mi?

Tedaviden sonra hastanede yatmaya gerek duyulmaz. Birkaç dakika süren bir işlemin sonrasında, ortalama yarım saat gözetim altında kalıp dinlenerek eve dönülür.

Bu tedavilerden sonra sadece bir korse kullanarak normal hayata çok kısa sürede dönmek mümkündür. Birçok hasta, yatak istirahatine gerek kalmadan, işlemin ertesi günü normal çalışma hayatına başlayabilir.

Ameliyatsız Tedavi Her Bel Fıtığı İçin Uygun mu?

Ameliyatsız bel fıtığı tedavisi her bel fıtığı hastası için uygun bir tedavi yöntemi olmayabilir. Bu tedavilerin hangi hastalarda uygulanabileceğinin, hangi hastaların bu tedavilerden daha fazla faydalanabileceğinin belirli bilimsel kriterleri vardır.

Halk arasında patlamış fıtık olarak bilinen serbest bir parça halindeki fıtıklar ve çok büyük boydaki fıtıklar bu işlem için uygun değildirler. Bacak ve ayak kaslarında kuvvet kaybına yol açmış olan fıtıklarda da bu işlemin yapılması uygun değildir. Bu hastaların tedavileri, ameliyat ile yapılmalıdır. Olanak var ise, tam kapalı ameliyat olarak bilinen full endoskopik ameliyat teknikleri tercih edilmelidir.

BOYUN FITIĞI

BOYUN FITIĞI

Boyun Fıtığı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Boyun fıtığı tedavisi için, gelişen tıp teknolojisi birçok yeni tedavi alternatifi geliştirmiştir. Başlangıçta basit ilaç tedavisi ve egzersizler, yeteri fayda elde edilemezse ameliyatsız ağrı girişimleri, bütün bunlara rağmen beklenen fayda sağlanamamışsa ya da kaslarda kuvvet kaybı var ise boyun fıtığı ameliyatı yapılması gerekir.

Boyun Fıtığı İçin İlaç Tedavisi

Boyun fıtığı, disk ekleminin içinde ve fıtığın baskı yaptığı sinir dokularında tıp dilinde inflamasyon adını verdiğimiz bir tür tahrişe neden olur. Baskı altında kalan dokular ödem nedeni ile şişer, bazı kimyasal değişiklikler ortaya çıkar. Bu durumda, gelişen inflamasyona karşı anti enflamatuar adını verdiğimiz ilaçları kullanmayı tercih ederiz. Bu ilaçlar fıtığı tedavi etmezler fakat fıtığın sinir kökü üzerinde yaptığı baskının sonuçlarını ortadan kaldırmak konusunda etkileri vardır.

Ağrı kesici  ve kas gevşetici ilaçlar da şikayet ve bulgulara göre doktorunuz tarafından tedavinize eklenebilir.

Boyun Fıtığı İçin Fizik Tedavisi

Fizik tedavinin amacı boyun fıtığını ortadan kaldırmak değil, ortaya çıkardığı kas tutulması ve benzeri sonuçları hafifletmektir. Boyun kaslarında gelişen sertliği geçirmek için germe ve esnetme egzersizleri ile birlikte kas gevşemesini sağlayacak uygulamaların, ağrınızı hafifletmeye faydası olacaktır.

Fizik tedavinin en değerli kısmı değersiz kısmıdır. Egzersizlerin yanında uygulanan elektroterapi, traksiyon, ısı uygulamaları ve benzeri uygulamalar da, fizik tedavinin tamamlayıcı uygulamaları olabilir.

Boyun Fıtığı Tedavi Yöntemleri

Ameliyatsız Boyun Fıtığı  Tedavileri

Ameliyatsız boyun fıtığı tedavisi bütün gelişmiş ülkelerde  güvenli  bir şekilde ve çok başarılı sonuçlar elde ederek uygulanmaktadır.  Çok büyük bir hasta grubu, bu kolay tedaviler ile ameliyata gerek kalmadan kısa zamanda sağlıklarına tekrar kavuşur.

Ameliyatsız tedavi kelimesi doğal olarak birçok kişi için son derece cazip, çekici gelir. Hiç kimse, ameliyatsız bir tedavi yöntemi ile iyileşebilecek ise, gereksiz yere bir ameliyat geçirmek istemez.

Bununla birlikte ameliyatsız boyun fıtığı tedavisi konusu, istismara da son derece açık bir konudur. Yaygın olarak internet ortamında bulunan reklam ve tanıtım yazılarında, videolarda genellikle sadece kas gevşemesine yönelik kısıtlı tedavi yöntemlerinin tanıtımı yapılmaktadır. Halbuki sadece kas gevşemesi yaratmak kalıcı bir iyileşme sağlamayabilir, esas olarak fıtıklaşan disk ekleminin içine ve baskı altındaki sinir kökünün çevresine özel yöntemlerle ulaşarak hastalıklı dokuya, gerçek nedene müdahale etmek gerekir.

Sinir Kökü Çevresine İlaç Uygulamaları

Boyun fıtığı nedeniyle ortaya çıkan ağrı ağızdan aldığınız ilaçlar ve fizik tedavi uygulamaları ile yeteri kadar hafiflemiyor ise, boyun fıtığı çevresine yapılacak özel enjeksiyonlar ile ilaç uygulanması daha fazla fayda sağlayabilir. Boyun bölgesine uygulanacak enjeksiyonların bu konuda eğitim almış uzman doktorlar tarafından, floroskopi adını verdiğimiz radyolojik kontrol altında, özel işlem salonlarında yapılması gerekir. Floroskopi yardımıyla iğnenin yerinin nerede olduğunu tam olarak görürüz ve yanlış bir noktaya işlem yapmamış oluruz. Boyun fıtığı için enjeksiyon ile yaptığımız ilaç uygulamalarının amacı, ilacı tam olarak gerekli noktaya vermek, fıtık nedeni ile üzerinde tahriş gelişen dokuların iyileşmelerini sağlamaktır. En sık olarak iki yöntem uygulanır;

Servikal Epidural Steroid Enjeksiyonları

Omurilik kılıfının çevresine kortizon uygulamasıdır. Bu yol ile birçok sinirin köküne gerekli ilacın ulaşması sağlanır ve ağrıya yol açan sinir enflamasyonunun azalması hedeflenir.

Sinir Kökü Çevresine İlaç Uygulamaları

Sinirin omurga kanalını terk ettiği noktaya yapılan ilaç uygulamalarıdır. Hem kortizon hem de lokal anestezi ilaçları birlikte kullanılır.

Ameliyatsız Girişimsel Ağrı Tedavisi Uygulamaları

Nükleoplasti adını verdiğimiz işlem, yıpranmış ve fıtıklaşmış disk ekleminin içine fluoroskopi adını verdiğimiz radyolojik kontrol altında çok ince iğneler ile girilerek yapılan bir işlemdir. Eklemin içine ulaşıldıktan sonra eklem içindeki basıncı hafifletip fıtığın büzüşerek küçülmesi, sinir kökü üzerinde baskının ortadan kalkması amacıyla eklem çekirdeğinin çok küçük bir kısmı buharlaştırılır. Buharlaştırma işlemi için eskiden enerji kaynağı olarak lazer kullanılırdı fakat günümüzde radyofrekans adını verdiğimiz, radyo dalgaları ile oluşturulan ve daha güvenli bir yöntem kullanılır.

Boyun Fıtığı Ameliyatı

Hastalar tarafından korku ve endişe ile yaklaşılan bir tedavi yöntemi olsa da, boyun fıtığı ameliyatlarında gelişen tıp teknolojisi son derece güvenli ve başarı oranı yüksek tedavi yöntemleri geliştirmiştir. Başlangıçta mikrocerrahi yöntemler bugün ise endoskopik yöntemler, hasta güvenliğini ve ameliyatın başarısını arttırmak, ameliyata bağlı gelişebilecek sorunları azaltmak için çok önemli katkılar sağlamıştır.

BEL FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ

BEL FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ

Bel fıtığı, modern yaşamın getirdiği hareketsiz yaşam tarzı, yanlış duruş pozisyonları ve ağır kaldırma gibi nedenlerle sıkça karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Şiddetli bel ve bacak ağrısı, hareket kısıtlılığı ve yaşam kalitesinde düşüşe neden olan bu rahatsızlığın tedavisinde gelişmiş yöntemler her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır.

Robotik lazer tedavisi, bel fıtığının cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavi edilmesini sağlayan yenilikçi bir yöntemdir. Yüksek teknolojiye sahip lazer cihazları ile gerçekleştirilen bu tedavi, sinirlere baskı yapan fıtık dokusunun küçültülmesini ve hastanın ağrılarının hafiflemesini sağlar.

Gaziantep’te sağlık alanında başarılı çalışmalara imza atan Dr. İsmail Kocager, bel fıtığı tedavisinde robotik lazer yöntemini uygulayan uzman hekimlerden biridir. Hastalarına konforlu, güvenli ve etkili bir tedavi sunmayı hedefleyen Dr. Kocager, cerrahi işlem gerektirmeyen bu yöntemle kısa sürede iyileşme sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

Eğer bel fıtığı nedeniyle yaşadığınız ağrılardan kurtulmak ve ameliyatsız bir çözüm arıyorsanız, Dr. İsmail Kocager’in Gaziantep’teki kliniğinde robotik lazer tedavisi hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

BOYUN FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ

BOYUN FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ

Boyun fıtığı, omurlar arasındaki disklerin hasar görmesi sonucu sinirlere baskı yaparak ağrı, uyuşma ve hareket kısıtlılığına yol açan yaygın bir sağlık problemidir. Uzun süre bilgisayar veya telefon kullanımı, yanlış duruş alışkanlıkları ve ağır yük taşıma gibi etkenler boyun fıtığının oluşmasına neden olabilir.

Robotik lazer tedavisi, boyun fıtığına bağlı ağrıları ve sinir sıkışmalarını gidermek için uygulanan yenilikçi ve ameliyatsız bir yöntemdir. Lazer teknolojisi sayesinde sinir üzerindeki baskıyı azaltarak kasları rahatlatır, ağrıyı hafifletir ve hastanın yaşam kalitesini artırır.

Gaziantep’te sağlık alanında başarılı çalışmalarıyla tanınan Dr. İsmail Kocager, boyun fıtığı tedavisinde robotik lazer yöntemini uygulayan uzman doktorlardan biridir. Ameliyat gerektirmeyen bu yöntem sayesinde hastalar, kısa sürede ağrılarından kurtulabilir ve günlük yaşamlarına daha konforlu bir şekilde devam edebilirler.

Eğer siz de boyun fıtığı nedeniyle yaşadığınız ağrılardan kurtulmak ve ameliyatsız bir çözüm arıyorsanız, Dr. İsmail Kocager’in Gaziantep’teki kliniğinde robotik lazer tedavisi hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

BEL VE BOYUN FITIĞINDA NÜKLEOPLASTİ

BEL VE BOYUN FITIĞINDA NÜKLEOPLASTİ

 Nükleoplasti Nedir? Nasıl Uygulanır?

Omurgada yer alan disklerin zamanla veya ani zorlanmalarla hasar görmesi, bel ve boyun ağrılarının en yaygın nedenlerinden biridir. Disklerin aşırı baskı altında kalması veya fıtıklaşması, sinir köklerine basınç yaparak ağrıya ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Günümüzde bu sorunu hafifletmek için geliştirilen pek çok yöntem vardır.


Tanım – Disk hernisine (bel veya boyun fıtığı) bağlı ağrıların tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir. Diskin içindeki basıncı azaltmak için ozon gazı, radyofrekans enerjisi veya lazer enerjisi kullanılır.
Endikasyonlar – Hafif veya orta dereceli disk hernisi

– Sinir kökü basısına bağlı bel, boyun veya kol/bacak ağrısı (radiküler ağrı)

– Konservatif tedavilere (ilaç, fizik tedavi) yanıt vermeyen hastalar

Prosedür – Lokal anestezi altında yapılır.

– İğne benzeri bir cihaz, floroskopi rehberliğinde disk içine yerleştirilir.

– Cihazın ucundan ozon gazı, radyofrekans veya lazer enerjisi verilerek disk içindeki nükleus pulpozus dokusu buharlaştırılır.

– Disk basıncı azalır ve sinir üzerindeki baskı ortadan kalkar.

Avantajlar – Minimal invazivdir.

– Genel anestezi gerektirmez.

– Hızlı iyileşme süresi sağlar.

– Cerrahiye kıyasla daha düşük risklidir.

– İşlem sırasında ağrı hissedilmez.

Riskler ve Komplikasyonlar – İşlem sonrası hafif ağrı veya rahatsızlık

– Enfeksiyon (nadir)

– Sinir hasarı (çok nadir)

– İşlem sırasında disk hasarı veya yetersiz tedavi

Başarı Oranı – Doğru seçilmiş hastalarda %70-80 oranında ağrıda azalma sağlanır.

– Disk mesafesi yarının altına inmişse, Ciddi cidar kalsifilasyonu varsa işlem düşünülmez.

Hazırlık – Hasta işlem öncesinde kullanılan ilaçları (özellikle kan sulandırıcılar) doktora bildirmelidir.

– İşlemden önce açlık gerekebilir.

– MR ve diğer görüntüleme sonuçları değerlendirilmeli.

İşlem Süresi – Genellikle 30 dakika sürer.
İyileşme Süreci – Hasta genellikle 2 saat sonra taburcu edilir.

– 1-2 gün içinde günlük aktivitelere dönülebilir.

– Ağır kaldırma ve zorlayıcı aktivitelerden bir süre kaçınılması önerilir.

Alternatif Yöntemler – Mikrocerrahi diskektomi

– Endoskopik disk cerrahisi

– Epidural steroid enjeksiyonları

– Konservatif tedaviler (fizik tedavi, ilaçlar)

Nükleoplasti Nedir ve Omurgadaki Diskler Nasıl Bir Görev Üstlenir?

Omurga, üst üste dizilmiş omurların arasında yastık görevi gören disklerden oluşur. Bu disklerin ortasında, yumuşak ve jel kıvamında bir doku olan nükleus pulposus bulunur. Dış kısımda ise anulus fibrosus adı verilen daha sert ve lifli bir yapı yer alır. Diskler, omurların birbirine sürtünmesini engeller, vücudun esnemesine ve hareketine destek olur.

Zamanla veya aniden oluşan travmalar sonucunda, disk içinde bulunan jelimsi materyal dışarı doğru taşmaya veya baskı yapmaya başlayabilir. Fıtıklaşma (herniasyon) dediğimiz bu durumda, sinir kökleri üzerinde basınç oluşarak ağrı veya uyuşukluk gibi belirtiler ortaya çıkar. Nükleoplasti, fıtıklaşma sorunu yaşayan, ancak diskin dış çeperi (anulus fibrosus) tamamen yırtılmamış olan hastalara uygulanan, minimally invasive (yani vücudu en az düzeyde zorlayan) bir tedavi yöntemidir.

Basit bir benzetme yapacak olursak, ortası reçelli bir kurabiyenin iç kısmında biraz fazla reçel birikince, kurabiyenin kenarlarına baskı yapar ve şekli bozulmaya başlar. Nükleoplasti ile hedeflenen, kurabiyenin içindeki fazla reçelin bir kısmını “tahliye ederek” kenarlardaki baskıyı azaltmaktır. Burada “reçel” disk içindeki jelimsi dokuyu, “kurabiye kenarı” ise anulus fibrosus’u temsil eder.

Hangi Hastalarda Nükleoplasti Uygun Bir Seçenektir?

Disk Fıtığının Boyutu ve Yapısı

  • Nükleoplasti genellikle içeride (contained) kalan fıtıklarda etkili olur. Yani disk jeli dışarı çıkmış olsa da diski çevreleyen lifli yapının tamamen yırtılmadığı durumlarda uygulanır.
  • Eğer disk fıtığı çok büyükse veya ekstrüde ya da sequestre (koparak tamamen kanala düşmüş) durumdaysa, nükleoplasti başarısı düşük olabilir.

Kronik Ağrı ve Radiküler (Sinir Kökü) Ağrı

  • Uzun süredir devam eden bel veya boyun ağrısı, özellikle de bacak veya kola yayılan (radiküler) ağrı söz konusuysa ve bu ağrı konservatif tedavilere (istirahat, fizik tedavi, ilaç, enjeksiyon gibi) yanıt vermediyse nükleoplasti düşünülebilir.

Genel Sağlık Durumu

  • Çok ciddi omurga instabilitesi, omurilik daralması (spinal stenoz) veya ciddi omurga kayması (spondilolistezis) olan hastalarda nükleoplasti genellikle tercih edilmez.
  • Kanama bozukluğu, aktif enfeksiyon gibi risk faktörleri de göz önünde bulundurularak karar verilir.

Görüntüleme Sonuçları

  • MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme) veya CT (Bilgisayarlı Tomografi) ile disk fıtığının yeri, boyutu ve sinir köküne yaptığı bası net bir şekilde görülmelidir.
  • Bazı vakalarda diskografi gibi ek testler istenebilir.

Nükleoplasti Nasıl Bir İşlemle Ağrıyı Azaltır?

Bir disk fıtığı meydana geldiğinde, diskin içindeki jelimsi doku (nükleus pulposus) fazla baskı oluşturur. Bu baskı hem sinir köküne mekanik olarak yüklenir hem de enflamatuvar (iltihap benzeri) bazı maddelerin salgılanmasına neden olur.

Nükleoplastide, diskin içine özel bir iğne yoluyla girilir ve radyofrekans ya da lazer enerjisi kullanan bir cihaz yardımıyla diskin içindeki ısı oluşturularak buharlastirilmayq çalışılır ya da ozon gazı verilerek zaman icinde buzusme ve hacim kaybetmesi beklenir. Böylece:

Basınç düşer: Diskin içindeki basınç azalınca, sinir köküne uygulanan baskı da hafifler.

Enflamasyon azalır: Fazla dokunun tahliyesi ya da pıhtılaşmasıyla diskin içindeki kimyasal tahriş düzeyi de düşer.

Kavanozda aşırı doldurulmuş reçeli bir pipet yardımıyla biraz çekmek gibi düşünebiliriz. Kavanozun kapağını tam kapatmak istiyorsak, içindeki fazla maddeyi alarak baskıyı azaltırız. Nükleoplasti de bu prensiple çalışır.

Prosedür Tekniği: Nükleoplasti Nasıl Uygulanır?

Hazırlık

  • İşlem öncesi hastanın tıbbi geçmişi gözden geçirilir, görüntüleme sonuçları incelenir.
  • Gerekirse kan testleri yapılabilir.
  • Hastaya nasıl bir işlem yapılacağı anlatılır ve lokal anestezi veya sedasyon planlanabilir. Tam genel anestezi genellikle tercih edilmez; hasta genelde uyanık veya yarı uyanık halde olabilir.

Hasta Pozisyonu ve Giriş Noktası

  • Hasta, genellikle yüzüstü (prone) pozisyonda uzanır. Böylece bel bölgesine ulaşmak kolaylaşır. Boyun bölgesi için farklı pozisyonlar gerekebilir.
  • Floroskopi (Canlı X-ışını görüntüleme) yardımıyla hedeflenen disk seviyesi belirlenir.

İğnenin Yerleştirilmesi

  • Küçük bir iğne (trokar) belde ya da boyunda belirlenen noktadan diskin içine doğru ilerletilir. Bu esnada sürekli görüntüleme yapılarak iğnenin doğru yerde olduğundan emin olunur.

Radyofrekans Cihazının Kullanımı

  • İğne kanalı içinden ince bir kateter (nükleoplasti probu) diskin ortasına ilerletilir.
  • Radyofrekans enerjisi ile diskin içindeki jel dokuda “kanallar” veya mikro-boşluklar oluşturulur. İşlem süresi genellikle kısa sürer, çoğu zaman yarım saattetamamlanır. Birden cok seviyeye islem yapiliyorsa 1 saate kadar uzayabilir.

Çıkış ve Kapatma

  • Hedeflenen diske islem yapildiktan sonra cihaz çıkarılır.
  • İşlem yapılan bölgeye küçük bir pansuman uygulanır. Stresli veya büyük kesik olmadığı için yara bakımı gerekmez.

Nükleoplastinin Avantajları Nelerdir?

Daha Az Doku Hasarı: Açık cerrahiye kıyasla kas ve bağ dokusu kesisi yapılmaz veya çok minimal düzeydedir. Buna bağlı olarak iyileşme süresi genellikle daha kısadır.

Daha Az Ağrı: İşlem sonrası yoğun ağrı beklenmez. Hastalar genellikle hafif bir rahatsızlık hissedebilir, bu da basit ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir.

Kısa İyileşme Süresi: Pek çok hasta, nükleoplasti sonrasında ertesi gün  günlük yaşantısına dönebilir.

Dayanıklılık ve İşlevsellik: Diskin yapısı tamamen alınmadığı, sadece küçültüldüğü için omurganın genel işlevleri korunmaya çalışılır.

Hastane Kalış Süresinin Kısalığı: Birçok merkezde, işlem aynı gün taburcu olma imkânı tanır.

Bir binanın temelindeki küçük bir sorunu erken aşamada ufak bir tadilatla gidermek, tüm temeli değiştirmekten çok daha kolay ve daha az zahmetlidir. Nükleoplasti de benzer şekilde, diskin tümünü çıkarmadan veya büyük kesiler yapmadan, sorunun kaynağını hafifletmeyi hedefler.

Nükleoplasti Sonrası İyileşme Süreci Nasıl İlerler?

Hastanede Kısa Dinlenme

  • İşlemden hemen sonra, belirli bir süre hastanede gözetim altında kalınabilir. Bu süre genellikle birkaç saatle sınırlıdır.

Evde Bakım ve Dinlenme

  • İdeal olarak bir veya iki gün hafif aktivitelerle geçirilir. Zorlayıcı egzersizler veya ağır kaldırmalar için doktorun görüşü alınmalıdır.
  • İğne giriş yerinde hafif ağrı veya hassasiyet olabilir. Genellikle kısa sürede geçer.

Fizik Tedavi ve Egzersizler

  • Bel veya boyun kaslarını güçlendirmek ve omurganın yükünü azaltmak için fizik tedavi önerilebilir.
  • Basit yürüyüşler, hafif germe hareketleri ve kas kuvvetini artırmaya yönelik egzersizler sıklıkla tavsiye edilir.

Düzenli Kontroller

  • Birkaç hafta ya da ay sonrasında kontrol muayeneleri yapılır. Ağrının seyri ve diskteki durum izlenir. Gerekirse ek tedaviler (enjeksiyon, fizik tedavi vb.) planlanabilir.

Günlük Yaşama Dönüş

  • Çoğu kişi, masa başı işlere veya hafif tempolu gündelik işlere bir hafta içinde dönebilir. Ancak ağır kaldırma, yoğun fiziksel efor gerektiren işlere veya sporlara dönüş süresi daha uzun olabilir.

İyileşme sürecini, sönmekte olan bir balonu biraz daha dengeli hâle getirmeye benzetebiliriz: Balonun içindeki havayı kısmen boşalttıktan sonra (nükleoplastideki baskı azaltma gibi), balon eski formuna yakın bir hâle gelir. Ancak tekrar sert bir darbe alırsa veya aşırı doldurulursa, yeniden sorun yaşaması mümkündür. Bu nedenle rehabilitasyon ve doğru omurga alışkanlıkları çok önemlidir.

Nükleoplastinin Riskleri ve Olası Komplikasyonları Nelerdir?

Her tıbbi işlemde olduğu gibi nükleoplastide de bazı riskler mevcuttur. Ancak bu komplikasyonlar, genelde açık cerrahiye oranla çok daha düşük seviyededir.

Enfeksiyon (Discitis)

  • Disk içine girilen her işlemde olduğu gibi, mikrop kapma riski vardır. Steril koşullara dikkat edildiğinde bu risk minimalize edilir.

Sinir Hasarı

  • İğne veya kateter sinire yakın bölgelerden geçerken, çok nadir de olsa sinirin zedelenmesi ihtimali söz konusudur.

Geçici Ağrı Artışı veya Uyuşukluk

  • Bazı hastalarda işlem sonrası birkaç gün ağrı artabilir veya ilgili sinir dağılımında uyuşukluk hissedilebilir. Genelde bu durum geçicidir.

Yetersiz Fayda

  • Her hastada aynı derecede başarı sağlanamayabilir. Disk yapısı, hastanın yaşı, iş tipi ve yaşam tarzı gibi etmenler, sonucun uzun vadede ne kadar kalıcı olacağını etkiler.

Diskin Tekrar Fıtıklaşması

  • Nükleoplasti sonrasında diskte kısmi rahatlama olur. Ancak ileride başka bir zorlanma veya travma yaşanırsa, fıtık tekrar nüksedebilir.

Nükleoplasti ve Geleneksel Disk Cerrahisi Arasındaki Farklar Nelerdir?

Giriş Yöntemi:

Nükleoplasti: İğne aracılığıyla omurgaya girilir ve disk küçültülür.

Geleneksel Mikrodiscektomi: Belde veya boyunda daha büyük bir kesi yapılarak fıtıklaşmış disk parçası doğrudan çıkarılır.

İyileşme Süresi:

Nükleoplasti: Çoğunlukla hızlı bir toparlanma ve kısa sürede evde istirahat söz konusudur.

Geleneksel Cerrahi: Bazı durumlarda hastanede kalış süresi ve iyileşme dönemi daha uzundur.

Ağrı ve Komplikasyon Riski:

Nükleoplasti: Minimal invaziv olması nedeniyle genellikle daha az ağrı ve düşük komplikasyon oranı.

Geleneksel Cerrahi: Operasyonun kapsamı daha büyük olduğu için doku hasarı, kanama, enfeksiyon ve sinir yaralanması riski nispeten daha fazladır.

Uygulama Alanı:

Nükleoplasti: Genellikle içeride (contained) kalan, büyük olmayan fıtıklarda tercih edilir.

Geleneksel Cerrahi: Büyük veya parçalanmış disk fıtıklarında, hatta sinir üzerinde ciddi bası veya nörolojik kayıplarda (kas gücünde belirgin azalma gibi) gerekli olabilir.

Bir binanın çatısındaki küçük bir sızıntıyı sadece çatının o küçük kısmını onararak gidermek mümkünken, çatı tamamen çökmeye yaklaştıysa daha kapsamlı bir tadilata ihtiyaç duyulabilir. İşte küçük sızıntıya nükleoplasti, büyük hasara ise geleneksel cerrahi benzetmesi yapılabilir.

Nükleoplasti Sonrası Uzun Vadede Nelere Dikkat Edilmelidir?

Aktivite Düzeni

  • Aşırı ağır kaldırmalardan, uzun süre eğilme veya ters harekette bulunma gibi omurgayı zorlayan durumlardan kaçınmak gerekir.
  • Düzenli yürüyüş, yüzme veya bisiklet gibi düşük darbeli (low-impact) egzersizler önerilebilir.

Fiziksel Terapi ve Egzersiz

  • Bel ve boyun kaslarını güçlendirmek, omurgaya binen yükü azaltır. Böylece ileride olası fıtık risklerini en aza indirger.

Kilo Kontrolü

  • Fazla kilo, omurgaya ek yük bindirir. İdeal kiloda kalmak, diskler üzerindeki basıncı azaltır.

Ergonomik Önlemler

  • Masa başında çalışanlar için doğru oturma düzeni, sırt desteği ve ekran yüksekliği önemlidir.
  • Uzun süre ayakta duran ya da fiziksel efor gerektiren işlerde çalışanların sık ara vermesi ve duruşunu düzeltmesi gerekir.

Rutin Kontroller

  • İlk aylarda sık aralıklarla yapılan kontroller, diskin iyileşme sürecini değerlendirmede fayda sağlar. Uzun vadede yılda bir kez bile olsa omurga kontrolü yaptırmak, oluşabilecek sorunları erkenden yakalamaya yardımcı olur. En erken 3 ay sonra MR’da fıtık durumu degerlendirilebilir.

Nükleoplasti Sonuçları Ne Kadar Kalıcıdır?

Nükleoplasti, doğru hasta seçimi yapıldığında ve uygun koşullarda uygulandığında, uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Ancak omurga sağlığı, yaş, genetik faktörler meslek koşulları ve yaşam tarzı gibi pek çok unsura bağlı olarak değişir.

Bilimsel Araştırmalar: Bazı çalışmalarda, 12 ay veya daha uzun süre takip edilen hastalarda ağrının anlamlı derecede azaldığı ve fonksiyonel iyileşmenin sürdüğü bildirilmektedir.

Nüks İhtimali: Nükleoplastinin disk hacmini azaltıcı etkisi zaman içinde devam etse de ileride başka bir disk seviyesinde veya aynı disk seviyesinde tekrarlayan fıtıklar oluşabilir.

Yaşam Biçimi ve Destek Tedaviler: Tedavi sonrasında, düzenli egzersiz ve doğru postür alışkanlıkları gibi yaklaşımlar uzun vadeli sonuçların korunmasında etkilidir.

Bir araba lastiğinin içerisindeki basıncı azaltarak bir süre rahat yol alabilirsiniz, ancak uzun vadede yolda ne kadar yük taşıdığınız, çukurlardan kaçınıp kaçınmadığınız, lastiğe iyi bakıp bakmadığınız da belirleyici olur. Burada da durum benzerdir.

Nükleoplasti Öncesi Hazırlık ve Süreç

İyi Bir Değerlendirme

  • Belirtilerin kesinlikle disk kaynaklı olduğu MRI veya diğer görüntüleme yöntemleriyle doğrulanmalıdır.

İlaç ve Takviye Düzenlemeleri

  • Kan sulandırıcı, pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar kullanılıyorsa, işlem öncesi doktorun önerisine göre düzenleme gerekebilir.

Yeme-İçme

  • Lokal anestezi ile yapılacaksa genellikle uzun bir açlık gerekmez. Sedasyon planlanıyorsa birkaç saatlik açlık istenebilir.

İşlem Günü

  • Rahat, gevşek kıyafetler giyilmesi önerilir. Hastanede kısa bir süre gözetim altında kalınır; sonrasında kişi çoğunlukla taburcu olabilir.

Nükleoplasti Sonrası Komplikasyonlar Nasıl Azaltılır?

Steril Koşullar: Enfeksiyon riskini azaltmak için işlem mutlaka steril bir ortamda yapılmalıdır.

Doğru Teknik: Floroskopi (canlı X-ışını) veya diğer görüntüleme yöntemleriyle doğru disk seviyesine müdahale etmek şarttır.

Hasta Eğitimi: İşlemden sonra belirli süre ağır işlerden kaçınmak, yanlış yük kaldırma alışkanlıklarından uzak durmak gerekir.

Kontrollerin Aksatılmaması: İşlem sonrasında belli aralıklarla muayeneye giderek iyileşme süreci takip edilmelidir.

Nükleoplasti Uzun Vadede Başarıyı Arttırmak İçin Neler Yapılabilir?

Düzenli Egzersiz Rutinleri

  • Yoga, pilates gibi omurga dostu egzersiz programları tercih edilebilir (zorlayici hareketlerden kacinarak)

Duruş (Postür) Eğitimi

  • Gün içinde oturma, kalkma, eğilme gibi hareketlerin doğru şekilde yapılması, disklere binen aşırı yükü önler.

Fazla Kilolardan Kurtulmak

  • Bir disk, ağırlık arttıkça daha fazla baskı altına girer. Sağlıklı kiloda kalmak sırt sağlığını da destekler.

Ani ve Zorlayıcı Hareketlerden Kaçınmak

  • Yeni iyileşen bir disk, aniden yüksek ağırlık kaldırma gibi streslerle zorlanırsa iyileşme sekteye uğrayabilir.

Düzenli Doktor Kontrolleri

  • Uzun vadeli değerlendirmelerle, küçük değişiklikler veya tekrarlayan şikâyetler erken tespit edilebilir.

Nükleoplasti Güvenli ve Etkili midir?

Güvenlik: Bugüne kadar yapılan çalışmalar nükleoplastinin ciddi komplikasyon oranının düşük olduğunu göstermiştir.

Etkililik: Doğru hasta seçimi ve uygulama koşullarında, bel ve boyun ağrısı gibi disk kaynaklı rahatsızlıklarda başarılı sonuçlar vermektedir.

Hızlı İyileşme: Geleneksel ameliyatlara göre daha hızlı iyileşme süreci, günlük yaşama erken dönme fırsatı tanır.

Uzun Vadeli Sonuçlar: Yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlanırsa, uzun süreli fayda elde etmek mümkündür.

Nükleoplasti; içeride kalan, çok büyük olmayan ve ağrıya sebep olan disk fıtıklarında, ameliyata kıyasla daha az invaziv bir alternatif olarak öne çıkar. Ancak her yöntem gibi, her hastada uygun olmayabileceği unutulmamalıdır. Büyük disk fıtıkları, ciddi sinir baskısı veya ek omurga hastalıkları olanlarda farklı tedavi seçenekleri düşünülür.

Nükleoplasti, bel ve boyun fıtığına bağlı ağrılarda medikal tedavi ve fizik tedavi gibi koruyucu yöntemlerle sonuç alınamadığında gündeme gelebilecek, kısa iyileşme süresine sahip bir seçenektir. Ancak herhangi bir girişimde olduğu gibi, mutlaka kapsamlı bir değerlendirme ve hasta özelinde risk-yarar analizi yapılmalıdır. Uygun koşullarda uygulandığında, hastaların büyük bir kısmında tatmin edici düzeyde ağrı kontrolü ve yaşam kalitesi artışı sağlanabildiği gösterilmiştir.

Sırt veya boyun ağrısı yaşayan ve disk fıtığı şüphesi taşıyan kişilerin, kapsamlı bir muayene ve uygun görüntüleme tetkikleriyle durumlarını netleştirmeleri; gerekirse hekimlerle nükleoplasti ve diğer tedavi seçeneklerini değerlendirmeleri önemlidir.

SSS

Nükleoplasti sonrasında sosyal aktivitelere ne zaman dönebilirim?

İşlemden sonraki ilk birkaç gün istirahat önerilse de sosyal hayata hızlı bir şekilde dönmek çoğunlukla mümkündür. Hafif yürüyüşler veya düşük tempolu etkinlikler, bir hafta gibi kısa bir sürede tolere edilebilir. Yine de dans veya fitness gibi daha aktif hobilere başlamak için hekiminizin vereceği zamana uymanız, uzun vadede olumsuzlukları engelleyecektir. Süreci aceleye getirmemek daha iyi olacaktır.

Nükleoplasti prosedürü kalıcı kilo vermek için bir engel oluşturur mu?

Hayır, genellikle bu işlem kalıcı kilo verme sürecinizi engellemez. Ancak bel bölgenize binen yükü hafifletmek için düzenli egzersizleri kademeli olarak artırmak önemlidir. Doktorunuz, hafif yürüyüş veya düşük etkili sporlarla başlamanızı önerebilir. Metabolik dengeyi korumak adına beslenme düzeninize de dikkat etmelisiniz. Eğer ek bir cerrahi veya travma yoksa, kilo kaybı hedeflerinizi ertelemeniz gerekmez.

Nükleoplasti hangi mevsimde yaptırmak daha uygun olabilir?

Mevsimsel bir kısıtlama yoktur, ancak iyileşme döneminde aşırı sıcak ya da soğuk hava koşulları konforunuzu etkileyebilir. Özellikle kar ve buzlu zemin gibi riskli koşullar, erken dönemde düşme ve ani zorlanma ihtimalini artırabilir. Sıcak mevsimde terleme ve aşırı yüklenme riski göz önüne alınarak, planlamayı doktorunuzla mevsimsel şartlara göre yapmanız faydalı olacaktır. Uygun çevre koşulları, iyileşmeyi hızlandırabilir.

Nükleoplasti sonrası hemen normal yaşantıma dönebilir miyim?

Ciddi bir yara kesisi olmadığından, çoğu kişi işlemin ertesi günü hafif işlerine dönmeye başlayabilir. Ancak ağır kaldırma ve yoğun fiziksel aktivite için birkaç hafta beklemek gerekebilir. Bu süre kişiye göre değişebilmektedir.

Nükleoplasti yaptırdıktan sonra uzun süreli uçak yolculukları riskli midir?

Uzun uçuşlar, uzun süreli oturma pozisyonu nedeniyle bel bölgesinde rahatsızlık oluşturabilir. Nükleoplasti sonrası kisa uçuşları ertesi gun yapabilirsiniz. Koridor koltuğu tercih etmek ve ara sıra yürümek, kan dolaşımını destekler. Uçuş tarihini ayarlarken, iyileşme sürecinin kritik evrelerini atlamamak için hekiminize danışmanız önerilir. Seyahati ayni güne  planlamak sakıncalı olabilir.

Nükleoplasti sonrasında kullandığım yatağın sertliği önem taşır mı?

Konforlu ama vücudu tam destekleyen bir yatak, omurganın doğal eğrisini korumaya yardımcı olur. Çok sert yataklar bel bölgesine fazla baskı yapabilir, çok yumuşak yataklar ise doğru hizalanmayı engelleyebilir. Uzmanlar, orta sertlikte ortopedik modelleri önerir. Ancak kişisel tercih de önemlidir tabii. Yatak değiştirmeyi düşünüyorsanız, ilk haftalarda doktorunuzun onayıyla hareket etmeniz daha sağlıklı olacaktır.

Nükleoplasti işlemi tekrarlanabilir mi, tekrar ederse hangi koşullarda önerilir?

Nükleoplasti, uygun endikasyonla yapıldığında uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Ancak ilerleyen dönemde aynı disk seviyesinde ya da komşu segmentte yeniden benzer sorunlar gelişebilir. Bu durumda önce fizik tedavi ve ilaç gibi konservatif yöntemlerle iyileşme aranır. Eğer hasta bu yöntemlere yanıt vermiyorsa ve yapılan muayeneler disk kaynaklı şikâyeti doğruluyorsa, işlemin tekrarı gündeme gelebilir. Tabii ki, bu karar hasta yaşı, genel sağlık durumu ve önceki prosedürün başarısı gibi faktörler değerlendirilerek alınır.

Nükleoplasti işlemi sırasında ağrı hissedilir mi?

İşlemde genellikle lokal anestezi uygulandığı için, hasta yoğun bir ağrı hissetmez. Hafif baskı ya da basınç hissi oluşabilir ancak bu çoğu zaman tolere edilebilir düzeydedir. Sedasyon isteğe bağlı olarak eklenebilir.

Seyahat planımı nükleoplasti sonrası nasıl organize etmeliyim ve nelere dikkat etmeliyim?

Öncelikle işlemden sonraki ilk haftalarda mümkünse uzun mesafeli seyahatleri ertelemeye çalışın. Uçak ya da otobüsle yolculuk yapacaksanız, oturma süresini sık sık bölmek için kalkıp küçük yürüyüşler planlamanız faydalı olur. Araçla seyahat ediyorsanız, düzenli molalar vererek hafif esneme hareketleri yapın. Ayrıca, bagaj veya ağır eşyaları kaldırırken yardım isteyin. Yolculuk sırasında ağrı kesici kullanımı gerekiyorsa, hekiminizle önceden görüşerek uygun ilaç ve doz belirlemeniz tavsiye edilir.

Nükleoplasti sonrasında ek fizik tedavi gerekliliği var mı?

Genellikle tedavi başarısını artırmak ve tekrar riskini azaltmak için bir haftadan once olmamak uzere fizik tedavi tavsiye edilir. Omurga çevresi kasları güçlendiren egzersizler, dokuların iyileşmesine katkı sağlar. Süre ve yoğunluk, hastanın klinik durumuna göre belirlenir.

Nükleoplasti sonrası spor aktivitelerine geri dönerken hangi stratejileri izlemeliyim?

Spora dönüşünüzü aşamalı şekilde planlayın. İlk olarak düşük etkili egzersizlere odaklanarak omurga etrafındaki destek kaslarını güçlendirin. Hafif tempolu yürüyüş veya statik bisiklet gibi aktivitelerle başlayabilirsiniz. Ağır yük kaldırma içeren egzersizlerden kaçınarak, antrenman yoğunluğunu zamanla artırın. Ayrıca esneme egzersizlerine ağırlık vermek, sertleşmiş kas gruplarını rahatlatmaya yardımcı olur. Eğer profesyonel olarak spor yapıyorsanız, antrenörünüzü ve doktorunuzu bilgilendirip kişiye özel bir program düzenlemeniz gerekebilir. Her adımda vücudunuzu dinleyin; ağrı veya rahatsızlık hissettiğinizde egzersizi sınırlandırın ya da durdurun.

Nükleoplasti sonrası korse takmak gerekli midir?

Her hasta için standart bir korse önerisi bulunmaz. Hekimler, kişinin bel ve boyun bölgesindeki duruma göre karar verir. Bazı vakalarda kısa süreli korse kullanımı rahatlık sağlayabilir, ancak sürekli takılması genel olarak tavsiye edilmemektedir.

Nükleoplasti ameliyatı sonrasında ağrı yönetiminde ne tür alternatif yöntemler kullanılabilir?

İşlem sonrası ağrının kontrolü için ilaç tedavisine ek olarak, sıcak veya soğuk uygulamalar yararlı olabilir. Bazı hastalar, akupunktur ya da kuru iğneleme gibi tamamlayıcı yaklaşımlardan da fayda görür. Meditasyon ve nefes egzersizleri, gerginliği azaltarak ağrı algısını hafifletebilir. Bunun yanı sıra transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu (TENS) gibi yöntemler de geçici rahatlama sağlayabilir. Elbette her alternatif metot hekiminizin onay ve yönlendirmesiyle uygulanmalıdır.

Nükleoplasti işlemine karar vermeden önce psikolojik olarak nasıl hazırlanmak faydalı olur?

Bel ya da boyun ağrısı kişinin günlük rutinini sınırlayarak ruh halinde dalgalanmalara neden olabilir. Nükleoplasti kararı aşamasında, öncelikle duygusal açıdan ne beklediğinizi netleştirmek önemlidir. Bir psikologla veya danışmanla görüşmek, kaygı ve belirsizlikleri azaltmaya yardımcı olabilir. Aile ve arkadaş desteği de motivasyonu artırır. Ameliyat öncesi süreçte, nefes egzersizleri veya hafif meditasyon teknikleri uygulayarak zihninizi sakinleştirebilirsiniz.

Nükleoplasti sonrasında beslenme düzeni değiştirilerek iyileşme süreci hızlandırılabilir mi?

Evet, beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirmek, iyileşme sürecine katkıda bulunabilir. Protein ve lif açısından zengin bir diyet, dokuların onarımını destekler ve kabızlık gibi bel bölgesine baskı yapabilecek sorunları azaltabilir. Ayrıca yeterli su tüketimi hücre metabolizmasını hızlandırarak inflamasyonu hafifletmeye yardımcı olur. Omega-3 yağ asitleri gibi iltihap azaltıcı besinlerden yararlanmak da akıllıca bir seçenektir. Şeker ve işlenmiş gıda tüketimini sınırlayarak kilo kontrolünü kolaylaştırabilirsiniz.

Nükleoplasti yaptırdıktan sonra otomobil kullanmak için ne kadar beklemeliyim?

Çoğu hasta, prosedürden sonraki ilk haftada kısa mesafeli sürüşler yapabilir. Uzun yolculuklar veya dur-kalk trafiği gibi omurgaya daha fazla yük bindiren durumlar içinse hekiminizin önerisini beklemelisiniz.

Nükleoplasti sonrasında cilt bakımı veya masaj gibi vücut uygulamalarını ne zaman yaptırabilirim?

İşlem yerindeki iğne giriş alanı tamamen iyileşmeden yoğun masaj veya sert manipülasyonlardan kaçınmak gerekir. Genellikle birkaç hafta sonra hafif masaj veya cilt bakımı yapmak mümkündür, ancak uygulamalar sırasında basınç seviyesine dikkat edilmelidir. Özellikle derin doku masajı veya spor masajı gibi kuvvetli yöntemler, omurga çevresindeki dokular henüz tam iyileşmeden risk yaratabilir. Cilt bakımı içinse, enfeksiyon riskini minimuma indirmek adına ilk kontrolden sonra doktorunuzun tavsiyesini beklemeniz önerilir.

Nükleoplasti yaptırmış biri olarak sigara kullanımı iyileşme sürecimi nasıl etkiler?

Sigara içmek vücuttaki kan dolaşımını olumsuz etkileyerek disk ve çevre dokuların beslenmesini zorlaştırır. İyileşme aşamasında oksijenin dokulara ulaşımı azaldığı için, ameliyat bölgesinin toparlanması daha uzun sürebilir. Sigara aynı zamanda iltihaplanmayı artırıcı kimyasallar içerir ve ağrı yönetimini de karmaşık hale getirebilir. Bu nedenle nükleoplasti sonrasında sigara tüketimini azaltmak veya tamamen bırakmak, daha hızlı bir iyileşme ve daha az komplikasyon riski anlamına gelir.

RADYO FREKANS TEDAVİSİ

RADYO FREKANS TEDAVİSİ

Radyofrekans Tedavisi Nedir?

Radyofrekans, radyo, televizyon, cep telefonları ve kablosuz internet gibi birçok teknolojide kullanılan elektromanyetik dalgaların bir türüdür. Bu dalgalar, enerji taşıma kapasitesine sahiptir ve belirli tedavilerde kullanıldığında, hedef dokular üzerinde ısı üreterek iyileştirici etkiler sağlar.

Radyofrekans, tıbbın çeşitli alanlarında tedavi amacıyla giderek daha fazla kullanılmakta ve omurga ağrılarının tedavisinde ameliyatsız, modern ve son derece başarılı bir yöntem olarak öne çıkmaktadır.

Radyofrekans Dalgalarının Vücut Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Radyofrekans tedavisi, vücutta doğrudan ısı ve enerji üreterek etkisini gösterir. Bu tedavi yöntemi, hedeflenen dokuyu ısıtarak eritmek ve buharlaştırmak için kullanılır.

Özellikle ağrı tedavisinde, radyo dalgaları ağrı hissini ileten sinirin bir bölgesine, bir iğne aracılığıyla gönderilir. Bu işlem, ağrı sinyallerinin beyninize iletilmesini önler.

Omurga Hastalıklarında Radyofrekans Tedavisi (RFA) Nedir?

Omurga hastalıklarında radyofrekans tedavisi, genellikle kronik bel ve boyun ağrılarının tedavisinde kullanılır.

Radyofrekans ablasyonu (RFA), ağrılı omurga eklemlerinden gelen ağrı sinyallerinin beyne ulaşmasını engelleyen modern bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem, sinirler aracılığıyla iletilen ağrı sinyallerini durdurur.

RFA, Kireçlenme sonucu yıpranan ve ağrıya neden olan omurga eklemlerinde sıkça uygulanır. Özellikle omurganın hareketini sağlayan faset eklemlerinin yıpranmasına bağlı gelişen ağrıların tedavisinde kullanılır.

RFA işlemi sırasında, çok ince bir iğne yıpranmış ekleme doğru radyolojik kontrol altında yerleştirilir. İğne içindeki elektrotlar aracılığıyla radyofrekans dalgaları, ağrı sinyallerini beyne taşıyan ekleme ait küçük sinir dallarına gönderilir. Bu sinir dallarının tek görevi, eklemlerin hassasiyetini beyne iletmektir. Radyofrekans dalgaları, sinirleri ısıtarak ağrı sinyallerinin kesilmesini sağlar.

Radyofrekans Ablasyonu için Uygun Hastalar Kimlerdir?

Radyofrekans ablasyonu, bel, boyun, diz, kalça, omuz ve sakroiliak eklem gibi bölgelerde artrit veya eklem ağrısı çeken hastalar için uygundur. Özellikle kronik ağrıları olan ve ilaçlar veya fizik tedavi gibi geleneksel yöntemlerle yeterli rahatlama sağlayamayan hastalara önerilir. Bu tedavi, en az altı aydır devam eden ağrıları olan hastaların ağrısını azaltabilir ve yaşam kalitesini artırabilir.

Radyofrekans Ablasyon (RFA) Neden Yapılır ve Avantajları Nelerdir?

Radyofrekans ablasyon (RFA), kronik ağrıyı etkili bir şekilde azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak, hastaların hareket kabiliyetini ve genel fonksiyonlarını iyileştirmek, ağrı kesici ilaç ihtiyacını azaltmak ve ameliyat gerekliliğini ortadan kaldırmak amacıyla yapılır. Bu yöntem, kronik ağrı yönetiminde etkili ve güvenilir bir tedavi seçeneği sunar.

Termal Radyofrekans ve Pulse Radyofrekans Yöntemleri

Termal radyofrekans kullanıldığında, dokulara uygulanan sıcaklık genellikle 60°C ile 80°C arasında olur. Bu sıcaklık, sinir liflerini işlevsiz hale getirir.

Pulse radyofrekans yönteminde ise, düşük seviyede ısı ve yüksek frekansta kısa darbeler şeklinde enerji uygulanır. Bu işlemde doku sıcaklığı 42°C'yi geçmez, bu da doku hasarının daha az risk taşıdığı anlamına gelir. PRF, ağrı sinyallerini taşıyan sinirlerdeki ağrıyı azaltmayı amaçlar fakat sinir dokusunu yok etmez.

Hangisi Ne Zaman Kullanılır?

Pulse Radyofrekans

Daha az doku hasarı riski taşır. Sinir fonksiyonunu korumak önemli olduğunda veya ağrının kesin kaynağı belirsizse tercih edilir.

Thermal Radyofrekans

Daha kalıcı çözümler gerektiren ve ağrının kesin ve belirgin bir kaynağı olan durumlarda kullanılır

İşleminin Etkisi Ne Kadar Sürer, Etki Kalıcı Mıdır?

Faset eklem radyo-frekans denervasyonu işlemi, kronik ağrıyı hafifletmek için oldukça etkili bir yöntemdir. Bu işlemin etkisi kişiden kişiye değişiklik gösterebilir, ancak genellikle ağrı giderici etkisi işlemden hemen sonra başlar. İşlemin etkisinin başlaması nadiren dört ila altı hafta sürebilir.

Bazı kişilerde ağrının kesilmesi hemen başlayabilir, bazılarında 10 gün içinde, diğerlerinde ise üç hafta kadar sürebilir.

Radyo-frekans ablasyon işleminin sağladığı ağrı hafifletici etki ortalama 2 yıl sürer. İşlemin ağrı kesici etkisi bazı hastalarda birkaç yıl, bazı hastalarda ise ömür boyu ve kalıcı olarak devam edebilir.

Tedavi edilen sinir yeniden büyüyebilir ve ağrı hissini tekrar iletmeye başlayabilir. Bu, işlemden yaklaşık altı ila 12 ay sonra gerçekleşir. Gerekirse radyofrekans ablasyonu tekrarlanabilir.

İşlem Sırasında Sizi Neler Bekliyor?

Radyofrekans ablasyonu, ağrı tedavisinde güvenli ve etkili bir yöntemdir. Donanımlı bir işlem odasında, özel görüntüleme sistemleri kullanılarak gerçekleştirilir. İşlem sırasında doktorunuz canlı röntgen görüntüleme ile iğnenin yerini tam olarak belirler. Lokal anestezi uygulanır ve gerekirse rahatlatıcı ilaçlar verilir. İğne doğru konuma yerleştirilir, mikroelektrot ile test yapılır ve lokal anestezi enjekte edilir. Ardından, radyofrekans akımı ile sinir ısıtılarak ağrı sinyalleri kesilir. Çoğu hasta işlemi iyi tolere eder ve işlem sonrası biraz ağrı veya hassasiyet hissedilebilir. 30 dakika dinlendikten sonra evinize dönebilirsiniz

Radyofrekans Ablasyonu İşlemi Sonrası Nasıldır?

Radyofrekans ablasyonu sonrası, kısa bir süre dinlendikten sonra evinize dönebilirsiniz. Ancak, araç kullanmamanız gerektiği için bir yakınınızın sizi götürmesi daha uygundur. Eve geldiğinizde dinlenmeye özen gösterin ve ilk 24 saat boyunca ağır işlerden kaçının. Bir iki gün içinde normal aktivitelerinize, banyo yapma dahil, dönebilirsiniz.

Tedavi edilen bölgede birkaç gün boyunca ağrı, hassasiyet veya kas spazmları hissedebilirsiniz. Doktorunuzun verdiği ağrı kesicileri kullanabilir ve ilk gün boyunca enjeksiyon bölgesine 20 dakika arayla buz uygulayabilirsiniz. Bu adımları takip ederek, iyileşme sürecinizi daha rahat geçirebilirsiniz.

Radyofrekans Ablasyonunun Yan Etkileri ve Riskleri Nelerdir?

İşlem sırasında, daha önce hissettiğiniz ağrıya benzer bir ağrı veya yanma hissi yaşayabilirsiniz. Bu ağrı, işlemden sonra bir veya iki hafta sürebilir. Ağrıyı hafifletmek için buz paketi uygulaması etkili olabilir.

İğnenin girdiği bölgede geçici uyuşukluk hissedebilirsiniz.

Radyofrekans ablasyonunun komplikasyon riski oldukça düşüktür. Ancak nadiren kalıcı sinir hasarı veya ağrı meydana gelebilir. Bazı hastalarda orijinal ağrılar kötüleşebilir. Enfeksiyon ve iğne yerleştirme bölgesinde kanama gibi diğer komplikasyonlar da nadir olarak görülebilir.

NOKTA ATIŞ TEDAVİSİ

NOKTA ATIŞ TEDAVİSİ

Nokta atışı tedavisi olarak halk arasında tanınan işlem, tıp dilinde epidural steroid enjeksiyonu ya da transforaminal steroid enjeksiyonu olarak bilinir. Bu işlem sırasında, radyolojik kontrol altında, omurgadan çıkan sinir köklerinin çevresine lokal anestezi ilaçları ve kortizon içeren ilaçlar özel ve ince iğneler ile enjekte edilir.

Nokta atışı tedavisi, omurga kanalı içinde ya da sinirlerin omurgayı terkettikleri sinir oluğu içinde sinir kökü üzerinde baskı ve tahrişe neden olabilecek durumlarda kullanılır. 

Nokta atışı tedavisinin amacı, sinirler üzerinde bulunan baskı nedeniyle gelişen ağrıları azaltmak, sinirler üzerinde bulunan tahrişi ve ödemi azaltmak ve böylece hastanın yaşam kalitesini arttırmaktır.


NOKTA ATIŞI TEDAVİSİ HANGİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILIR?

Omurga kanalı içinde ya da sinirlerin omurgayı terkettikleri sinir oluğu içinde sinir kökü üzerinde baskı ve tahrişe neden olabilecek durumlarda kullanılır. En sık uygulama alanları;
  • Bel Fıtığı, Boyun Fıtığı
  • Omurga Kanalı Daralması
  • Omurga Kayması
  • Omurga Kireçlenmesi
  • Bel Ağrısı, Boyun Ağrısı
  • Omurga Ameliyatları sonrasında geçmeyen kronik ağrılar.
Nokta atışı tedavisi genellikle ağızdan alınan ya da kalçadan uygulanan tedavilerin başarısız olması durumunda kullanılır. Aynı zamanda ameliyatı riskli bulunan hastalar için veya ağrıyı kontrol altına almak için hızlı bir çözüm gerektiğinde de düşünülür.

NOKTA ATIŞI TEDAVİSİ NASIL ETKİ EDER?

Nokta atışı tedavisinde kullanılan ilaçlar, iki ana bileşenden oluşur:
 
Lokal Anestezikler: Bu ilaçlar, uygulandıkları bölgede hızlı bir şekilde ağrıyı geçirir, böylece hastanın kısa zamanda rahatlamasını sağlarlar.
Kortizon: Kortizon, sinirler üzerindeki ödemi ve tahrişi azaltır. Kortizonun etkisi işlemden birkaç gün sonra başlar ancak uzun vadeli bir iyileşme ve rahatlama sağlar.
 
Bu iki ilacın birleşimi, hem hemen etki ederek acil rahatlama sağlar, hem de uzun dönemde sinirlerin iyileşmesine yardımcı olur, böylece tedavinin etkileri kalıcı olur.

 

NOKTA ATIŞI TEDAVİSİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Nokta atışı tedavisi, çok yönlü faydalar sunar:
  • Ağrıyı Azaltma: Tedavi, sinir köklerindeki ağrıyı hızlı ve etkili bir şekilde azaltır.
  • Tahriş ve Ödemi Giderme: Sinirler üzerindeki tahrişi ve ödemi azaltarak, uzun süreli rahatlama sağlar.
  • Günlük Hareketlerde Rahatlama: Tedavi sonrası hastalar, günlük hareketlerini daha rahat yapabilir, işlevselliklerinde artış gözlemlenir.
  • Tedavi Sürecini Hızlandırma: Hastalığın ilerlemesini yavaşlatarak, iyileşme sürecini hızlandırır.
  • Cerrahiye Alternatif: Bu yöntem, bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekliliğini azaltabilir veya tamamen cerrahiye bir alternatif olabilir.
  • Yaşam Kalitesini Artırma: Tüm bu etkiler, hastaların genel yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır.
AŞAMA AŞAMA NOKTA ATIŞI TEDAVİSİ

1-Hazırlık

Hasta, tedavi öncesinde bir sağlık değerlendirmesinden geçirilir. Alerjiler, kullanılan ilaçlar ve genel sağlık durumu doktora bildirilir.
Hasta, prosedür için genellikle karın üzerine yatarak uygun pozisyona getirilir.
İşlem yapılacak bölge antiseptik solüsyonlarla temizlenir ve steril bir şekilde örtülür.
 

2-Lokal Anestezi

 
İşlem bölgesine lokal anestezi uygulanır, bu da işlem sırasında oluşabilecek ağrı ve rahatsızlığı önler.
 

3-Görüntüleme

 
İşlem sırasında Floroskopi (canlı röntgen) kullanılarak iğnenin doğru bölgeye yerleştirilmesi sağlanır. Bu teknik, iğnenin omurga boyunca doğru yolda ilerlediğinden emin olmak için gereklidir.
 

4-İğne Yerleştirme

Lokal anestezi uygulandıktan sonra, ince bir iğne floroskopi rehberliğinde omurganın foramen vertebral adı verilen bölgesine doğru ilerletilir.
İğne, omurgada sinir kökü ile ilgili ağrıya neden olan inflamasyon bölgesine ulaşana kadar ilerletilir.
 

5-Kortizon ve Lokal Anestezik İlaç Enjeksiyonu

 
İğnenin doğru yere ulaştığı teyit edildikten sonra, inflamasyonu azaltmak ve ağrıyı hafifletmek için kortizon ve bazen ek bir anestezik ilaç enjekte edilir.

6-İşlem Sonrası

İğne çıkarıldıktan sonra, işlem yapılan bölge steril bir bandaj ile kapatılır.
Hasta, bir süre gözlem altında tutulduktan sonra eve gönderilir. Çoğu hasta, işlem gününde normal aktivitelere dönebilir.
Hasta, enjeksiyon sonrası ağrı, morarma veya enfeksiyon belirtileri açısından bilgilendirilir ve bu tür belirtiler yaşarsa doktora başvurması gerektiği konusunda uyarılır.
 

7-Takip

Hasta, prosedürden sonra bir takip randevusu alır. Bu randevuda, tedavinin etkinliği değerlendirilir ve gerekirse ek tedavi planlaması yapılır.

NOKTA ATIŞI TEDAVİSİ YENİ BİR TEDAVİ MİDİR?

Nokta atışı tedavisi, bazı reklamlar ve videolarda yeni ve mucizevi bir yöntem olarak tanıtılsa da, aslında yeni bir tedavi değildir. Bu tedavinin kökenleri, günümüzden yaklaşık 70 yıl öncesine, 1950'lerin ortalarına dayanmaktadır. Bu yıllarda, epidural steroid enjeksiyonları (kortizon) omurga ve sinir kökü ağrılarını hafifletmek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.
Nokta atışı tedavisi, epidural steroid enjeksiyonlarının bir türevi olarak geliştirilmiş ve 1980'ler ile 1990'lar boyunca popülerlik kazanmıştır. Özellikle belirli sinir kökü seviyelerindeki ağrıları hedef alarak daha etkili bir yaklaşım sunmuştur. Floroskopi (canlı X-ray rehberliği) gibi ileri görüntüleme tekniklerinin kullanımı, bu tedavinin ilacın doğru noktaya hassas bir şekilde enjekte edilmesini sağlamıştır.
Günümüzde nokta atışı tedavisi, özellikle cerrahiye alternatif olarak değerlendirilen, ağrı yönetimi ve omurga tedavisi alanında yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Biz de kliniğimizde bu tedaviyi 30 yılı aşkın süredir binlerce hastaya başarıyla uygulamaktayız.
 

İŞLEM SONRASI İYİLEŞME SÜRESİ VE BAKIM

İyileşme Süreci

Transforaminal steroid enjeksiyonlarından sonra çoğu hasta, işlem gününde normal aktivitelerine dönebilir. Ancak, bazı hastalar işlem bölgesinde geçici ağrı veya rahatsızlık hissedebilir.
 
Enjeksiyonun etkisi genellikle birkaç gün içinde başlar ve birkaç hafta veya daha uzun sürebilir. Bu süreç hastadan hastaya farklılık gösterir.

Enjeksiyon Sonrası Bakım Talimatları

İşlem Yapılan Bölgeye Bakım
 
Enjeksiyon yapılan bölgeyi ilk 24 saat su ile temas ettirmemek kaydıyla temiz ve kuru tutun.
 
Ağrı Yönetimi
 
Doktorunuz tarafından önerilen ağrı kesicileri kullanabilirsiniz. Ağrı genellikle hafif ve geçicidir.
 
Aktiviteler
 
lk 24 saat boyunca ağır egzersizlerden ve ağır kaldırmaktan kaçının. Aktivite düzeyiniz konusunda doktorunuzdan özel tavsiyeler alın.
 
Buz Uygulaması
 
İşlem bölgesinde şişlik veya rahatsızlık hissederseniz, ilk 24-48 saat içinde bölgeye günde birkaç kez 15-20 dakika süreyle buz uygulayın.
 
Belirtileri İzleme
 
Enjeksiyon sonrası ağrının şiddetinde artış, işlem bölgesinde kızarıklık, şişlik, ısınma veya akıntı gibi enfeksiyon belirtileri görülürse derhal doktorunuza başvurun.
 
Egzersiz ve Fizik Tedavi
 
Doktorunuz, iyileşme sürecini desteklemek ve omurga sağlığınızı iyileştirmek amacıyla özel egzersizler veya fizik tedavi programı önerebilir.
 

NOKTA ATIŞI TEDAVİSİNİN ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜR MÜ?

İlk Rahatlama: Hastalar, enjeksiyondan hemen sonra genellikle ağrılarında bir rahatlama hissederler. Bu, işlem sırasında verilen lokal anesteziklerin hızlı etkisiyle ilişkilidir.
Tam Etki: Tam etki elde etmek genellikle birkaç gün sürebilir. Bu süreç, hastanın bireysel sağlık durumuna, inflamasyonun şiddetine ve kullanılan ilaçların özelliklerine bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Etkinlik ve Süre: Tedavinin etkinliği ve etki süresi, hastanın özel sağlık durumuna ve tedavi sırasında kullanılan ilaçlara göre değişebilir.

AĞRIDA AZALMA NE ZAMAN BAŞLAR?

Başlangıç Zamanı: Ağrıda azalma, enjeksiyon yapıldıktan birkaç dakika sonra başlar. Bu hızlı rahatlama, enjekte edilen lokal anesteziklerin etkisiyle gerçekleşir.
Etki Süresi: Tedavinin etkisi, birkaç haftadan birkaç aya kadar değişebilir. Etki süresi, hastanın sağlık durumu, ağrının nedeni ve diğer kişisel faktörlere göre farklılık gösterir.
Rahatlama Süresi: Bazı hastalar tek bir enjeksiyondan uzun süreli rahatlama yaşarken, diğerleri yalnızca kısa vadeli bir iyileşme bildirir. Bu, tedavinin kişiden kişiye göre değişken etkisini yansıtır.

NOKTA ATIŞI TEDAVİSİ TEKRAR EDİLEBİLİR Mİ?

Nokta atışı tedavisi, gerektiğinde tekrarlanabilir. Ancak, tedavinin tekrarlanması için bazı önemli noktalar dikkate alınmalıdır:
Aralık Süresi: İki işlem arasında en az üç ay olması önerilir. Bu süre, tedavinin etkisinin tam olarak değerlendirilmesi ve vücudun toparlanması için gereklidir.
Yıllık Sınır: Bir yıl içerisinde üç ya da dört defadan fazla enjeksiyon yapılması önerilmez. Bu sınır, olası yan etkileri ve vücudun steroidlere olan toleransını minimize etmek amacıyla konulmuştur.

BAŞARI ORANI NEDİR?

Nokta atışı tedavisinin başarı oranı, çeşitli faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde değişkenlik gösterebilir. Başarı oranı, genellikle %50 ile %80 arasında değişir. Bu oranlar, aşağıdaki faktörlere göre farklılık gösterebilir:
 
Hastanın Altta Yatan Sağlık Durumu: Hastanın genel sağlığı ve kronik koşulları, tedavinin sonucunu etkileyebilir.
Ağrının Nedeni: Ağrının kökeni, tedavinin başarısında önemli bir faktördür. Örneğin, belirli türdeki sinir sıkışmaları bu tedaviye daha iyi yanıt verebilir.
Enjeksiyonun Yapıldığı Bölge: Tedavinin uygulandığı anatomik bölge, sonuçları etkileyebilir. Bazı bölgeler tedaviye daha iyi yanıt verirken, bazıları daha az etkili olabilir.
Hastanın Genel Sağlık Durumu: Hastanın yaşam tarzı, fiziksel aktivite düzeyi ve diğer sağlık faktörleri de tedavinin etkinliğini etkileyebilir.
Tedavinin etkisi ve başarısı, kişiden kişiye değişiklik göstereceğinden, hastaların beklentilerini yönetmek ve realist olmak önemlidir. Hastaların, tedavi sürecinin olası sonuçları hakkında doktorları ile açık bir iletişim içinde olmaları önerilir.

NOKTA ATIŞI TEDAVİSİNİN RİSKLERİ VAR MIDIR?

Nokta atışı tedavisi, çok nadiren de olsa bazı riskler ve yan etkiler içerebilir:
Enjeksiyon Bölgesinde Ağrı ve Rahatsızlık: Tedavi sonrasında enjeksiyon yapılan bölgede geçici ağrı, şişlik veya hassasiyet görülebilir. Bu semptomlar genellikle tedaviden hemen sonra başlar ve birkaç gün içinde geçer.
Enfeksiyon Riski: Enfeksiyon, enjeksiyon bölgesinde nadiren de olsa gelişebilir ve işlem sırasında dikkatli sterilizasyon ile önlenebilir.
Sinir Hasarı: Çok nadir durumlarda, sinirlere enjeksiyon sırasında zarar verilebilir. Bu risk, işlemi deneyimli bir doktorun yapması ve doğru tekniklerin kullanılmasıyla kontrol edilebilir.
Kanama ve Hematom: Enjeksiyon sonrası kanama veya kan birikimi (hematom) oluşabilir. Bu genellikle hafif seyreder ve kendiliğinden iyileşir; ancak, aşırı kanama durumlarında tıbbi müdahale gerekebilir. Kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalar için bu risk daha fazladır.
Alerjik Reaksiyonlar: Steroid ilaçlarına veya enjeksiyon sıvısının diğer bileşenlerine karşı alerjik reaksiyonlar meydana gelebilir.
Şeker Hastalığı İle İlgili Riskler: Steroid enjeksiyonları, özellikle diyabet hastalarında, kan şekeri düzeylerini etkileyebilir. Diyabetli bireyler, tedaviye başlamadan önce doktorlarına durumlarını bildirmelidir.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KONULAR

Kortizon Enjeksiyonlarının Etkileri:
Kan Şekeri Düzeyleri: Kortizon enjeksiyonları, özellikle diyabet hastalarında kan şekerinde geçici bir artışa neden olabilir. Diyabet hastalarının kan şekerlerini yakından izlemeleri önemlidir.

Yan Etkiler:

  • Uykusuzluk: Enjeksiyon sonrasında uykusuzluk yaşayabilirsiniz. Bu durum genellikle geçicidir.
  • Yüzde Kızarıklık: İşlemden sonra yüzde kızarıklık görülebilir, bu da genellikle kendi kendine geçer.
  • Ruh Hali Değişiklikleri: Nadir durumlarda, ruh hali değişiklikleri yaşanabilir. Bu yan etkiler hafif seyirli olup, zamanla düzelir.

NOKTA ATIŞI TEDAVİSİ HANGİ DURUMLARDA YAPILMAMALIDIR?

Nokta atışı tedavisi, belirli sağlık durumları ve koşullar altında uygulanmamalıdır çünkü bu durumlar hem işlemin güvenliğini hem de etkinliğini olumsuz etkileyebilir. İşlemi önerilmeyen durumlar şunlardır:
  • Kas Güçsüzlüğü ve Sinir Fonksiyon Kaybı: Eğer sinir fonksiyonları kaslarda güçsüzlüğe veya idrar ve dışkı kontrolünde ciddi problemlere neden oluyorsa, bu durum acil cerrahi müdahale gerektirir.
  • Enfeksiyonlar: Sistemik enfeksiyonlar veya tedavi edilecek bölgede aktif enfeksiyon varlığı, enjeksiyonun enfeksiyonun yayılmasına neden olabileceği için işlem yapılmamalıdır.
  • Kanama Bozuklukları: Kanama bozukluğu olan hastalar veya kan sulandırıcı ilaç kullananlar, artmış kanama riski nedeniyle tedavi için uygun adaylar değildir.
  • İlaç Alerjisi: Kortizon veya anestezi ilaçlarına karşı bilinen ciddi alerjik reaksiyonlar varsa, bu hastalara işlem yapılmamalıdır.
  • Omurga Tümörleri: Omurgada tümör veya kitle varlığı, işlemin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesini engelleyebilir.
  • Bağışıklık Sistemi Sorunları: Bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi gören veya önemli ölçüde baskılanmış bağışıklık sistemi olan hastalar, yüksek enfeksiyon riski nedeniyle prosedür için uygun olmayabilir.
  • Hamilelik: Özellikle ilk üç ayında, hamilelik sırasında radyasyona maruz kalma riski nedeniyle bu tür prosedürler genellikle önerilmez.
  • Kontrol Edilemeyen Diyabet veya Hipertansiyon: Kortizon, kan şekeri ve tansiyon üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir; kontrol edilemeyen diyabet veya hipertansiyonu olan hastalarda bu tedavi dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.

MİGREN AĞRISI

MİGREN AĞRISI

Migren bulantı, kusma ve görme sorunları gibi diğer belirtilerin eşlik ettiği, genellikle başın tek tarafında yer alan ancak çift taraflı da olabilen şiddetli bir baş ağrısıdır.

Ağrı 2-72 saat sürer. Migren atakları bazı kişilerde haftada bir gelirken bazılarında ise yılda birden daha az olabilir.

Her iki cinste de görülür, ancak kadınlarda daha sıktır.

Migren şiddetli baş ağrısına neden olan bir rahatsızlıktır ve yaşam kalitesinde düşmeye neden olur. Bununla birlikte, genellikle hayatı tehdit eden ve hastanın yaşam süresini kısaltan ciddi bir tıbbi risk oluşturmaz.

Migren her yaşta görülebilir. Fakat çoğunlukla 20'li yaşlarda başlar. Çocuklar da migren hastası olabilir ki bu durumda verilen ilaçlara ve ilaç dozuna çok dikkat etmek gerekir.

 

Migrende sık görülen belirti ve bulgular

Atakların özelliği kişiden kişiye, bazen de aynı kişide ataktan atağa farklılık gösterebilir.

Klasik bir migren atağının belirtileri şu şekildedir: 

Baş ağrısından önce bir aura-haberci- dönemi gelir. Aura döneminde görsel, işitsel ya da koku ile ilgili çeşitli duyu bozuklukları oluşur.

En sık görülen belirti gözde parlak noktalar ve kırık çizgilerin görülmesidir. Görsel bozukluklar birkaç dakika ya da birkaç saat sürebilir, fakat baş ağrısı başladığında kaybolurlar.

  • Aura döneminde ayrıca kulak çınlaması, konuşma güçlüğü, vücudun bazı bölgelerinde uyuşma ve diğer duyu organlarıyla ilgili bozukluklar gibi belirtiler de oluşabilir.  
  • En sık rastlanan belirti, hafiften başlayarak çok şiddetli, zonklayıcı karaktere dönüşen baş veya boyun ağrılarıdır.
  • Ağrı genelde (ama her zaman değil) başın bir tarafında olur ve en az bir kaç saat devam eder. Ağrı geçtikten sonra migren hastası kendini genellikle yorgun ve bitkin hisseder. Bazen de bir mutluluk duygusu taşıyabilir.
  • Ağrının sıklığı kişiye ve migreni başlatan etkenlerin varlığına göre değişkenlik gösterir. Genellikle basit migrenler klasik migrenlere göre daha sık yaşanır. Migren sıklığı çoğunlukla yaş ilerledikçe azalır.

Ağrıyla birlikte görülen belirtiler;

  • kabızlık veya ishal,
  • sinirlilik,
  • mide bulantısı ve/veya kusma,
  • ışığa karşı duyarlılık,
  • gürültüye karşı duyarlılık,
  • kokulara karşı duyarlılık,
  •  kafa derisinde hassasiyet,
  • boyun ve/veya omuz ağrısı veya tutukluğu,
  • vücudun uç noktalarında (eller, ayaklar) ağrı, sızı,
  • dokunma hissinde azalma şeklinde sıralanabilir. 

Aurasız migren

  • Görme bozuklukları ve  kusma görülmeyebilir.
  • Bazı hastalarda ; karın şişliği, üşüme, el ve ayaklarda soğukluk, esneme, ağız kuruluğu,
  • vücutta su toplanması, terlemede artış, burun akması,
  • sık idrara çıkma,
  •  açlık,  tatlı yeme isteği veya iştahsızlık,
  • konsantrasyon bozukluğu, dikkatin azalması, düşüncede yavaşlama,
  • kelime bulma güçlüğü, konuşurken takılma, durgunluk, donukluk
  • bazen de aktivitede aşırı artış, kalp atışlarının hızlanması ve yüksekte baş dönmesi şeklinde belirtiler görülebilir.

Migren nasıl gelişir?

Migreni oluşturmaya yönelik etkenler tam olarak anlaşılmamakla birlikte, araştırmacılar migren esnasında vücutta neler olduğunu anlamak konusunda epeyce yol kat etmişlerdir. Bu değişiklikleri ortaya çıkaran etkenlerin neler olduğu konusunda ise bazı teoriler mevcuttur.

Araştırmacılar migrenin beyin kan akışı ile ilgili bir bozukluk olduğunda hemfikir olup, az anlaşılan pek çok faktörün bu bozukluk üzerinde etkisi olduğunu düşünmektedirler.

Beyin kan dolaşımındaki değişikliklerin migrenin önemli bir parçası olması ve kafatası içerisindeki damarların genişlemesinin ağrının sebebi olması ile birlikte, migrenin esas nedeninin beyin kan dolaşımındaki değişikliklerle ilgili olmadığını düşünmekte olan araştırmacılar da vardır.

Yıllar boyunca baştaki kan damarlarının kasılması ve sonrasında genişleyip şişmesinin ağrıya yol açtığı düşünülmüştür.

 Son araştırmalar ise belirli maddelerin ya da olayların beyindeki kimyasal maddelerin dengesini bozmak suretiyle migreni tetiklediğini göstermektedir.

  • Bu maddelerin en önemlilerinden biri serotonindir. Kan serotonin düzeyi migren esnasında dalgalanır. Kanda bulunan serotonin miktarı baş ağrısından önce çoğalır, baş ağrısı esnasında azalır.
  • Migrenin kalıtsal özellikleri de vardır. Pek çok migren hastasının ailesinde başka bir migren hastası daha bulunur. Migren hastalarının anne ve babalarının %50-60'ının migren hastası olduğunu bildiren çalışmalar vardır.
  • Daha önceleri migrenin belli bir psikolojik profile sahip olan insanlarda ortaya çıktığı düşünülürdü. Migren hastalarının nörotik, obsesif, kompulsif, katı ve bastırılmış düşmanlık duygularına sahip olduğu söylenirdi. Ancak son 15 yıldır yapılan araştırmalar migren hastalarının psikolojik profillerinin normal olduğunu göstermiştir. Bazı doktorlar halen eski tavrı devam ettirmektedirler. Ancak tüm bu yanlış kanılar, migrenin sebepleri konusunda yapılan yeni araştırmalarla yıkılmaya devam edecek gibi görünmektedir.

Migreni tetikleyen etkenler nelerdir?

Migrenin fizyolojik nedenleri ne olursa olsun, pek çok migren hastası, migreni başlatan bazı etkenleri  tespit etmişlerdir. Bu faktörler her migren hastası için farklılıklar göstermekle birlikte en sık ifade edilenleri şunlardır:

  • Yükseklik değişiklikleri,
  • Hava kirliliği (ozon ve sis), parlak güneş ışığı veya lamba ışığı, bilgisayar monitörleri,
  • Saçın kuyruk şeklinde sıkıca bağlanması veya saç tokaları,
  • Yüksek ve devamlı gürültü,
  • Kokular (parfüm, benzin, boya ve diğer kimyasal madde kokuları), egzoz dumanı,
  • Hava durumundaki değişiklikler (basınç farklılıkları, nemde farklılık vs.),
  • Havasız ortamlar,
  • Mevsimsel değişiklikler (sonbahar ve ilkbahar en kötü zamanlardır) gibi çevresel faktörler.
  • Yiyecek ve içecekler
    • alkol (özellikle kırmızı şarap),
    • sentetik tatlandırıcılar, kafein (fakat bazı hastalarda migreni azaltır),
    • hindistan cevizi ve hindistan cevizi yağı (güneş losyonları da dahil),
    • narenciye,
    • Çin yemekleri, hazır çorbalar, hazır peynir tozu maddeleri, soya proteini ve soya sosları, baharat ve hazır soslar, et terbiyesi için hazır soslar,
    • bira mayası, işlenmiş şarküteri ürünleri,
    • yağsız kavrulmuş fındık ve fıstık,
    • bazı patates cipsleri,
    • peynir suyu, ekşi krema veya yoğurt,
    • soğan, domates, ıspanak, taze bezelye, patlıcan, fasulye gibi sebzeler,
    • kızartmalar,
    • deniz ürünleri, tavuk ciğeri,
    • yiyeceklerde kullanılan boya maddeleri (özellikle kırmızı),
    • buğday ürünleri,
    • muz, kivi, mango, ananas, kırmızı erik, çilek gibi bazı meyveler, çikolata, mısır, papaya gibi çeşitli yiyecek ve içecekler.
    • öğün atlama,
    • fazla uyuma veya uyku eksikliği,
    • uçak yolculukları,
    • sigara ve diğer tütün ürünleri,
    • oruç tutmak, fazla karbonhidratı bir anda almak gibi kan şekerinin düşmesine neden olan durumlar, stres ve özellikle stresin birden yok olması (hafta sonu baş ağrısı sendromu).
  • İlaçlar, doğum kontrol hapları ve kadınlardaki diğer hormonal değişiklikler.
  • Fiziksel travma, başa basınç uygulama (fakat bazen migreni azaltır).

Migrende ilaç tedavisi nasıl uygulanır?

Migren tedavisinde ilaç kullanımı iki amaca yöneliktir:

    • birincisi atakları önlemek ya da en azından atak sıklığını azaltmak,
    • ikincisi ise başlayan ağrıyı ortadan kaldırmak ya da ağrının şiddetini hafifletmektir.

Migrende Ağrı kesiciler nasıl kullanılmalıdır?

    • Ağrıyı kesmek için kullanılan ilaçlar ağrı başlar başlamaz alınmalıdır, hatta eğer aura dönemi mevcutsa bu dönemde daha ağrı başlamadan ilacın alınması çok daha etkili olacaktır.
    • Bu ilaçlar ağızdan alınan tabletler olabileceği gibi fitil formunda ilaçlar, kalçadan veya cilt altından yapılan iğneler ve solunum yoluyla alınan sprey şeklinde ilaçlar da olabilir.
    • Ağrıyı kesmek için kullanılan ilaçlar; basit Ağrı kesicilerden daha güçlü yangı giderici etkisi de olan ağrı ilaçlarına veya birkaç ilacın birleşmesinden oluşturulmuş tarif üzerine hazırlanan ilaçlara kadar değişir.
    • Migren ağrısı için genişlemiş kan damarlarını daraltıcı ilaçlar da reçete edilebilir. Kriz sırasında ayrıca bulantı ve kusmayı giderici ilaçlar da kullanılır.

Migrende ilaç kullanımında nelere dikkat edilmelidir?

    • İlaç kullanımında dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta ilaçların mutlaka hekim tavsiyesiyle kullanılması, doktorun belirttiği dozun üstüne çıkılmaması ve hekime danışmadan ilaçların değiştirilmemesidir.
    • Doktor tarafından önerilen dozun alınmasına rağmen ağrı yeterince hafiflemiyorsa, kontrolsüz bir şekilde doz artırmak yerine yeniden doktora danışmak uygun olacaktır. Çünkü ağrı kesici ilaçların belli bir dozun üzerinde ağrıyı dindirici etkileri artmaz, ancak yan etkilerinin ortaya çıkma ihtimali ve şiddeti artar.
    • Eğer baş ağrısı çok sık oluyorsa atakları önlemek için çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçların istenmeyen yan etkileri olabilir ve her hastada işe yaramayabilirler.

Migren krizini önleme ve hafifletmede ilaç dışı yollar nelerdir?

  • Ağrı başladıktan sonra yapılacak en iyi şey, karanlık ve sessiz bir odada uyumaya çalışmaktır.
  • Bazıları için fonda hafif bir müzik veya gürültüsüz bir TV kanalının olması daha rahatlatıcı olabilir.
  • Diğer önleyici yöntemler:
    • Soğuk hava veya duş
    • Egzersiz
    • Boyun arkasına sıcak kompres
    • Saf oksijen solunması
    • Baş ve boyun masajı
    • Ayakları sıcak suya sokma
    • Başa buz kompresi

Ağrıya dayanma stratejileri nelerdir?

  • Migren hastası olan bir kişi migren hakkında mümkün olduğunca her şeyi öğrenmelidir.
  • Migrenin pek çok farklı sebebi ve bulgusu vardır. Bilgiyi artırmak korkuları azaltır ve durumu kontrol altına almayı kolaylaştırır.
  • Kendi migreninizi tanıyın. Migren ağrınızın oluşması ile yaptığınız aktiviteler, yediğiniz yiyecekler, hava durumu, hormonal durumunuz arasındaki ilişkiyi not etmek migren sebeplerinizi bulmakta çok faydalıdır.
  • Migren konusunda deneyimli, tedavi kararlarında sizinle bilgiyi paylaşan ve fikrinizi soran bir doktor bulun.
  • Sizin için iyi etki veren bir yöntem bulduğunuz zaman devam edin. İyi niyetli olsalar bile olmaz diyenleri umursamayın.
  • Aileniz ve arkadaşlarınızı duyarlı olduğunuz yemekler ve kaçınabileceğiniz diğer migren sebepleri konusunda bilgilendirin ve zaman zaman hatırlatın.
  • Aile fertlerinizden migren zamanlarınızda normal görevlerinizi üstlenmelerini isteyin ve daha sonra da bunları yapmalarına izin verin.
  • Pek çoğumuz tamamen fonksiyonsuz hale gelinceye kadar her şeyi yapmaya çabalarız – bunu yapmayın-.
  • Migren esnasında size nasıl davranılmasını istediğiniz konusunda açık olun. İnsanlar genellikle sizin söylediğinizi gerçek olarak algılar. Dolayısıyla olduğunuzdan daha iyi görünmeye çalışmayın. Bu onlara karşı iyi bir davranış değildir. Acı ve rahatsızlık seviyeniz konusunda dürüst olursanız, etrafınızdakilere uygun davranabilmeleri için olanak tanımış olursunuz.
  • Planlanmış ve sizin migren nedeni ile katılamayacağınız aktivitelere başkalarının gitmesini teşvik etmeyi düşünün. Bunu yapmak zor olabilir. Keza insan kendini dışlanmış hissedebilir. Ancak unutmayın nefret ettiğiniz şey etrafınızdaki acı çekmeyen insanlar değil migreninizdir.
  • Eğer migreniniz sizde duygusal değişikliklere yol açıyorsa (migren öncesi veya sonrası depresyon), iyi bir zamanda etrafınızdakilere durumunuzu anlatın. Bu tutumunuz, migren nedeni ile gösterdiğiniz tepkileri çok çok ciddiye almayı engeller.
  • Gerçekte neyi istiyorsanız onu belirtin. Yalnız kalmak istiyorsanız bunu talep edin. Yanınızda birisinin olmasını ve size su getirmesini istiyorsanız, dürüst bir şekilde bunu ifade edin.
  • Birinci dereceden aile bireyleri veya zamanınızın büyük bir kısmını paylaştığınız diğer insanlar genellikle sizin acı ve ağrınızın ciddiyetini anlar, size yardımcı olamadıkları için kendilerini çok çaresiz hissederler. Migren konusunda daha fazla bilgi sahibi olmak onlara da yardım edebilir. Siz yakınlarınızın bilgilenmesini teşvik edebilirsiniz.
  • İş yerinizde mümkün olduğunca migreni arttırıcı faktörleri azaltın. Bu tavrınızın sizin veriminizi arttıracağını göz önünde bulundurarak, isteklerinizi dile getirmekten çekinmeyin.
  • Bilgisayar ekranınızın sayfa çizme hızını kendinize göre ayarlayın. Işık ve kontrasta özellikle dikkat edin.
  • İş yerinizdeki ampulleri migreni provoke etmeyecek şekilde ayarlayın (fluoresan ışığın migreni başlatıcı etkisi vardır).
  • Dumansız ve parfümsüz bir ortam tercih edin. Yakınınızda açılabilecek bir pencerenin bulunmasını talep edin. Sürekli gürültünün olduğu ortamlardan kaçının. İşyerinde mümkün olduğu kadar esnek bir çalışma saati düzenlemesine gidin.
  • Performansınızın iyi olacağı zamanlarda çalışıp, iyi olmadığı zamanlarda çalışmama özgürlüğünü elde etmeye çalışın.
  • Düşük ölçekli migren günlerinizde yapabileceğiniz rutin işlerinizi gördüğünüzde hata yapma riskiniz azalır. İş arkadaşlarınıza durumunuzu ve bildiğiniz migren başlatıcı etkenleri anlatın.
  • Böylece sizin yanınızda sigara içmemek gibi özenli davranışları sağlayabilirsiniz. Migren esnasında iş yerine telefon edip gelemeyeceğinizi haber vermek konusunda zorluk yaşayabilirsiniz. Bu hem suçluluk duygusu hem de ağrı varlığında normal konuşmanın güçlüğünden kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle bir arkadaşınıza haber verip, onun gerekli kişilerle konuşabileceği bir düzen oluşturun. Pek çok migren hastası migren esnasında, ne kadar iyi niyetli olursa olsun iyi olup olmadığına dair soru cevaplamaktan nefret ettiği için, telesekretere not bırakmak şeklinde haber vermek uygun olur.
  • Amirinize karşı dürüst olun. Amirinize durumunuzu, kontrol altında tutmak için ne yaptığınızı ve işe gelmeme sıklığınızın ne olabileceğini anlatın. Kaçırdığınız mesaileri nasıl kapatacağınızı ve geçmişteki performansınızı vurgulamayı ihmal etmeyin.

Migrenle ilgili sık sorulan sorular ve yanıtları

Aşağıdaki sorular bazı yayınlardan ve internetten derlenmiştir. Herkesin ağrı deneyimi farklıdır. Sizin deneyiminiz ise diğerlerininkinden daha farklı olabilir.

Migren tehlikeli midir?

Her baş ağrısı migren değildir. Bazı baş ağrıları önemli bir hastalığın işareti olabilir. Migren ciddi bir rahatsızlık hissi ve yaşam kalitesinde düşmeye neden olmakla birlikte genellikle ciddi bir tıbbi risk oluşturmaz. Ancak baş ağrınıza migren diyebilmek için doktorunuzdan teşhis almanız gerekir.

Değişik migren tipleri olduğunu duydum, bunlar nelerdir?

Geleneksel sınıflandırmaya göre en sık rastlanan şekilleri klasik ve basit migren olarak adlandırılan tiplerdir. Klasik migrende baş ağrısından önce “aura” diye adlandırılan bir dönem yaşanır. Aura esnasında görme ve koku alma duyularında değişiklikler gibi bazı olağan olmayan durumlar yaşayabilirsiniz. Basit migrenin aura dönemi yoktur.

Migrenin hayati risk taşımadığını biliyorum, fakat migrenimin olması beni başka tıbbi risklere sokar mı?

İstatistiksel olarak çok az anlamlı olmakla birlikte, migren hastaları nüfusun geneline oranla çok az bir farkla genç yaşta (50 yaş altı) kalp krizi riski taşırlar. Migren esnasında geçirilen kalp krizi genelde aura ile benzer semptomlar taşır ve genellikle görme duyusu etkilenir.

Baş ağrılarımın migren olup olmadığını nasıl anlarım?

Migrene benzer belirtiler gösteren başka hastalıklar da vardır (Beyin tümörleri ve beynin daha başka hastalıkları gibi). Dolayısıyla daha önce teşhis konmamış ise doktor kontrolünden geçmek ve tıbbi teşhis koydurmak gereklidir. Bu durum; özellikle baş ağrılarınız aniden başladı ise ve daha önce böyle bir deneyim yaşamadıysanız daha da önem kazanır.

Kadınların daha sıklıkla migren hastası olduğu doğru mu?

Evet. Migren kadınlarda daha sık görülmekte. Çok sağlıklı olmamakla birlikte eldeki istatistikler her 100 migren hastasının 70'inin kadın olduğunu göstermektedir.

Migren genellikle kaç yaş civarında başlar?

Migren her yaşta başlayabilir. Fakat çoğunlukla 20'li yaşlarda başlar. Çocuklar da migren hastası olabilir ki bu durumda verilen ilaçlara ve ilaç dozuna çok dikkat etmek gerekir.

Migren kalıtsal mıdır?

Genellikle. Pek çok migren hastasının ailesinde başka bir migren hastası daha bulunur. Migren hastalarının anne ve babalarının %50-60'ının migren hastası olduğunu bildiren çalışmalar vardır.

Migren hastalarında ağrı dönemi ne sıklıkla yaşanır?

Ağrının sıklığı kişiye ve migreni başlatan etkenlerin varlığına göre değişkenlik gösterir. Genellikle basit migrenler klasik migrenlere göre daha sık yaşanır. Migren sıklığı çoğunlukla yaş ilerledikçe azalır.

Stres baş ağrım da oluyor, bu normal mi?

Evet, migren hastaları stresten dolayı da baş ağrısı çekerler. Bu tip ağrılar kafa derisi ve boyun kaslarını gevşetememekten olur. Serotonin düzeyindeki düşüklüğün de etkisi olabileceği gözlemlenmiştir. Bu tip ağrılar damar daraltıcı ilaçlarla kötüleşirken, damar açıcılarla iyileşir.

Migrenle araba tutması arasında ilişki var mıdır?

Pek çok migren hastası çocukken ve şu anda araba tutmasından bahsederler. Migren hastalarını daha kolay araba tutabilir.

Migren ve alerjik yatkınlık arasında bir ilişki var mıdır?

Olduğu tahmin edilmekle birlikte, eldeki veriler kesin bir neden sonuç ilişkisi kurmak için yeterli değildir. Bazıları gıda alerjilerinin migrene sebep olabileceğini ve kandaki yükselmiş histamin seviyesinin baş ağrısını başlatabileceğini düşünmektedirler. Bazı araştırmacılar ise astım, alerjik rinit gibi alerjik hastalıklarla ilişkiye dikkat çekmektedir. Alerji ve migren ilişkisinin çocuklarda daha fazla olduğu düşünülmektedir.

Migrenlerin psikolojik olduğunu duydum, doğru mu?

Hayır. Daha önceleri migrenin belli bir psikolojik profile sahip olan insanlarda ortaya çıktığı düşünülürdü. Migren hastalarının nörotik, obsesif, kompulsif, katı ve bastırılmış düşmanlık duygularına sahip olduğu söylenirdi. Ancak son 15 yıldır yapılan araştırmalar migren hastalarının psikolojik profillerinin normal olduğunu göstermiştir. Bazı doktorlar halen eski tavrı devam ettirmektedirler. Ancak tüm bu yanlış kanılar, migrenin sebepleri konusunda yapılan yeni araştırmalarla yıkılmaya devam edecek gibi görünmekte.

Migren günün belli saatlerinde daha mı sık ortaya çıkmaktadır?

Migrenin günün belli saatlerinde olma olasılığının daha fazla olduğuna işaret
eden bazı veriler vardır. En sık rastlanan migren başlama saati sabahın orta veya geç saatleridir. Bu saatler aynı zamanda kalp sinirlerinin ve kan trombositlerinin değişme saatleri de olup, vazomotor ritmin değişmesi ile migren başlangıcı arasında bir ilişki olabileceğine işaret etmektedir.

Migrenin geçmeyeceği, hayat boyu süreceği doğru mudur?

Kesinlikle yanlıştır. Bir çok hasta migren tanısı konduğu andan itibaren yaşam boyu migren çekeceğini sanır. Düzenli ilaç tedavisi ile migren artık tedavi edilebilmektedir.

TRİGEMİNAL NEVRALJİ

TRİGEMİNAL NEVRALJİ

Trigeminal Nevraljide Radyofrekans

 

Trigeminal nevralji, yüzde ağrıya neden olan ve genellikle trigeminal sinirin etkilendiği bir durumdur. Bu durumda ağrı tipik olarak şiddetli, keskin ve elektrik çarpması tarzında olabilir. Trigeminal nevralji, yüzde ağrı veren şiddetli ataklarla karakterize, sinirsel kökenli bir ağrı bozukluğudur. Bu durum, üçüz sinir olarak da bilinen trigeminal sinirin etkilenmesiyle oluşur. Trigeminal sinirin beşinci kranial sinir olduğu ve yüzün büyük bir kısmına duyusal innervasyon sağladığı düşünülürse, bu durumun yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkisi olabilir
Tedavi seçenekleri arasında ilaçlar, cerrahi işlemler ve radyofrekans ablasyonu gibi minimal invaziv prosedürler yer alır. Tedavisi genellikle ilaçlarla başlar ve ilaç tedavisine yanıt alınamadığında ya da ciddi yan etkilerle karşılaşıldığında invaziv prosedürler düşünülebilir. Bu invaziv yöntemlerden biri de radyofrekans ablazyon yöntemidir.

Radyofrekans ablasyonu (RFA), trigeminal nevralji tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir.

Radyofrekans ablasyon işlemi, şu adımları içerebilir:
1. Tanımlama ve Yerleştirme: İşlem, genellikle lokal anestezi altında yapılır.Bazı hastalarda anestezi altında da uygulanabilir. X-ray görüntüleme (floroskopi) yardımıyla, doktor radyofrekans iğnesini trigeminal sinirin yakınındaki uygun bir noktaya doğru yerleştirir.
2. Test Stimi: İğne konumlandırıldıktan sonra, sinir fonksiyonunu korumak için dikkatlice bir test stimülasyonu yapılır. Bu işlem, tedavinin doğru sinir liflerini hedef aldığından ve çevre dokulara zarar vermediğinden emin olmak içindir.
3. Isıtma ve Ablasyon: Sinirin ağrıya neden olan kısmına yüksek frekansta radyo dalgaları uygulanarak, sinir lifleri ısıtılır. Bu işlem sırasında, ağrıyı taşıyan sinir lifleri etkisiz hale getirilir veya yok edilir, böylece ağrı sinyallerinin beyne iletilmesi engellenir.
4. İzleme ve İyileşme: İşlem sonrası hastalar genellikle kısa bir gözlem süresinden sonra aynı gün içinde eve gönderilir. Çoğu hasta işlem sonrası hemen ağrı azalması fark eder.

Radyofrekans ablasyonun avantajlarından biri, genellikle etkili ağrı kontrolü sağlaması ve daha az invaziv olmasıdır. Ancak her tıbbi işlemde olduğu gibi, RFA'nın da potansiyel riskleri ve yan etkileri vardır. Bunlar arasında enfeksiyon, kanama, his kaybı veya diğer sinir fonksiyon bozuklukları sayılabilir. Ayrıca, işlemin etkisi kalıcı olmayabilir ve zamanla ağrı geri dönebilir.Trigeminal nevralji hayat boyu süren bir hastalıktır.
Bu nedenle cerrahi dahil hangi yöntem uygulanırsa uygulansın ağrı geriye döner. Yöntemlerin etki süresi ortalama üç beş yıldır.
Radyofrekans ablazyonunun avantajları şunları içerebilir:

1. Etkili Ağrı Kontrolü: Çoğu hastada ağrıyı hafifletme veya tamamen ortadan kaldırma potansiyeline sahiptir.
2. İlaçlara Alternatif: İlaç tedavisine yanıt vermeyen veya ilaç yan etkilerinden kaçınmak isteyen hastalar için alternatif bir tedavi sunar.
3. Hızlı İyileşme: Prosedür sonrası iyileşme süresi genellikle kısadır ve hastaların çoğu hemen normal aktivitelerine dönebilir.
4. Tekrarlanabilir: Ağrı geri dönerse, işlem tekrarlanabilir.
Ancak radyofrekans ablazyonunun bazı riskleri ve potansiyel yan etkileri de vardır:
1. Duyusal Değişiklikler: Prosedür sonrasında yüzde uyuşukluk veya duyusal kayıplar meydana gelebilir.
2. Ağrının Tekrarı: Ablasyon sonrası ağrının tekrarlaması mümkündür, çünkü tedavi altta yatan nedeni ortadan kaldırmaz.
3. Nadir Yan Etkiler: Enfeksiyon, kanama ve diğer sinir hasarları gibi nadir görülen yan etkiler oluşabilir.
Bu tedavi seçeneği hakkında karar vermeden önce bir nörolog veya ağrı yönetimi uzmanı ile konuşmak önemlidir. Trigeminal nevralji tedavisi, hastanın durumu ve tedaviye verdiği yanıt gibi kişisel faktörlere göre özelleştirilmelidir.
Trigeminal nevralji olan hastalar için radyofrekans ablasyonu, ilaç tedavisine yanıt vermeyen veya ilaçların yan etkilerini tolere edemeyen durumlarda alternatif bir seçenek olabilir. Tedavi seçenekleri hakkında karar verirken, hastaların bir sinir hekimi (nörolog), ağrı tedavisi algoloji uzmanı veya nöroşirürji uzmanı gibi sağlık profesyonelleri ile detaylı bir şekilde görüşmeleri önemlidir.

FİBROMİYALJİ HASTALIĞI

FİBROMİYALJİ HASTALIĞI

Kaslar içinde yer alan tetik ‘trigger’ noktalar ve gergin ‘taut’ bantlar bölgesel ağrıya neden olabilmektedir. Bu hassas noktaların ortaya çıkmasında hava, fiziksel aktivite, genel stres, uyku kalitesi gibi çeşitli faktörlerin etkili olduğuna inanılmaktadır. Bu etkilere karşı kas hareketlerindeki kısıtlanma ve vücutta meydana gelen strese bağlı değişiklikler bu bantların oluşmasını sağlar. Tüm bu değişiklikler merkezi sinir sistemini uyarır ve motor refleksleri harekete geçirir, tetik nokta ve etrafında, ağrı maddeleri ‘aljezik maddeler’ adı verilen ve salgılandığı kas dokusunda hassasiyet ortaya çıkmasına neden olan maddelerin salınmasına neden olur.

Kadınlarda özellikle de 30-40 yaş arasında en sıktır. Hastalığın bir özelliği de, başlangıç yaşı ile teşhis yaşı arasındaki sürenin uzunluğudur. Bu da hastaların birkaç yıl süreyle ağrıyla birlikte yaşadıklarını göstermektedir.
Miyofasyal ağrı sendromundaki kas içi sert bandların gerilmesi ile bu gergin bandların olduğu alanlarda ağrı ortaya çıkarırken fibromiyalji sendromunda görülen tetik noktalar palpe edildiklerinde uzak bir bölgede ağrı oluştururlar.
Tetik nokta enjeksiyonunun başarısı bu noktaların bulunması ve buraya uygulanmasına bağlıdır.

Tetik nokta enjeksiyonu nasıl yapılır?

Tetik noktalar tespit edilerek 3-5 cc lokal anestezik madde veya serum fizyolojik enjekte edilir. Enjeksiyon için kısa veya uzun etkili lokal anestezikler kullanılabildiği gibi, kuru enjeksiyon ya da botoks ta kullanılabilmektedir.

Tetik nokta enjeksiyonunda, eğer tetik noktalara ulaşılabilmişse ağrı, enjeksiyondan birkaç dakika sonra gerilemektedir. Tetik nokta enjeksiyonu en az bir gün aralıklarla üç defa uygulanmaktadır.

Kimlere Tetik nokta enjeksiyonu yapılabilir?

  • Miyofasyal ağrı sendromu
  • Fibromiyalji

Tetik nokta enjeksiyonundan önce ne yapılmalı?

  • Girişim gününde başlayan veya daha öncesinden başlamış olan grip, sinüzit veya benzeri bir enfeksiyonunuz varsa yahut sebebi saptanmamış da olsa yüksek ateşiniz varsa girişimden önce mutlaka doktorunuza bildiriniz.
  • Girişimin 4 saat öncesinden itibaren tamamen aç ve susuz kalmanız; herhangi bir katı-sıvı gıda , su ve çay almamış olmanız gerekmektedir. Eğer devamlı olarak kullanmanız gereken kalp, şeker veya tansiyon ilacı varsa doktorunuzla görüşerek ilaçları nasıl almanız gerektiğini sorunuz.
  • Mutlaka size eşlik edebilecek bir refakatçi ile geliniz, yalnız gelmeyiniz.
  • Tetik nokta enjeksiyonu sonrası ne olur?
  • Hasta 30 dakika derlenme odasında tansiyon takibi yapılarak istirahat ettirilir. Bu sürenin sonunda tansiyon düşüklüğü, bulantı gibi rahatsızlıklar yoksa evinize gidebilirsiniz.

Kimlere Tetik nokta enjeksiyonu yapılmaz?

  • Girişim döneminde aktif enfeksiyonu olan,
  • Gebe olan veya gebe olma ihtimali olan,
  • Kanında pıhtılaşma bozukluğu olan,
  • Girişim bölgesinde enfeksiyonu olan,
  • Girişim yapılmasını kabul etmeyen hastalara girişim yapılmaz.

Tetik nokta enjeksiyonlarında riskler nelerdir?

Kullanılan ilaçlara bağlı olarak yan etkiler görülebilmektedir. Lidokain, sistemik toksisite yapmadan sersemlik, yorgunluk ve amnezi yapabilmektedir. Lokal irritasyon yapmaz. Allerjik reaksiyonlar seyrektir.


Robotik Lazer

Robotik lazer tedavisi, ağrı ve iltihaplanmayı azaltmak, hasarlı dokuların yenilenmesini hızlandırmak için kullanılan yüksek teknolojiye dayalı bir tedavi yöntemidir. Özel robotik cihazlar yardımıyla doğrudan sorunlu bölgeye uygulanan lazer ışınları, doku sağlığını destekleyerek ağrıların hafifletilmesini sağlar. Düşük risk taşıyan bu tedavi, cerrahiye alternatif olarak sunulur ve hızla iyileşme sağlama avantajı sunar. Kas ve eklem sorunlarından fibromiyaljiye kadar geniş bir yelpazede etkili olan robotik lazer, tedavi sürecinde minimum iz bırakması ve yüksek doğruluk oranıyla dikkat çeker.

Robotik Lazer Nedir?

Lazer tedavisi, genel olarak dokulara odaklanan lazer ışığı kullanmak suretiyle ağrıyı ve iltihapları azaltmayı ya da dokuların iyileşme süreçlerini hızlandırmayı hedefler. Bu işlemlerde ağrı ya da hasarlı olan noktalara direkt uygulanan ışık enerjisinden faydalanılır. Robotik lazerler cerrahi işlemler esnasında çok ufak izler bırakır. Bu durum, hem estetik açıdan hem de dokunun korunması açısından da önemli bir detaydır. Robotik lazerler, hızlı ve kendini tekrar edebilen işlemlerde oldukça başarılıdır. Dolayısıyla geleneksel yöntemlerle çok uzun sürebilen cerrahi işlemler, lazer yönteminde hızlı biçimde neticelenebilir.

Doku rejenerasyonlarında ya da yara/ağrı iyileştirmelerinde lazer, ideal bir yöntem olarak kabul görür. Örneğin MLS lazer sitemlerinin, enflamasyon baskılayıcı etkisi çok daha yüksektir. Üstelik robotik uygulama başlığı ile beraber ilgili bölgeye daha homojen bir biçimde ışın verme şansı oluşur. Ağrı kesici etkisi sayesinde dokuların yenilenme düzeyi artırılır. Bu durumu “biyostimülant etki” olarak açıklamak mümkündür. Özellikle de cerrahi işlemlerden sonraki süreçlerde ciddi bir ayrıcalık sağlar.


Genel olarak robotik lazer işlemleri ile beraber çok daha etkili ve hızlı bir iyileşme elde edilir. Çeşitli hastalıklardan ya da özel durumlardan kaynaklı olarak ortaya çıkabilen hareket sınırlılığı ya da hareket bozukluğu giderilir ve kişi günlük aktivitelerini yapmaya devam edebilir. Yaş ilerledikçe hareket sınırlılığı ya da bozukluğunu engellemek adına çeşitli ilaçlar, geleneksel rehabilitasyon çözümleri ya da ameliyatlar tek başlarına yeterli olmayabilir.

Yüksek yoğunluklu robotik lazer yöntemleri, dalga boyu ve yüksek gücüyle etkili sonuçlar yaratır ve iyileşme hızlandırılır. Robotik lazer uygulamaları; ağrı kesici, ödemleri düşürücü, kas gevşetici bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda dolaşımı artırıcı etkisiyle de daha az seansla daha verimli sonuçlar yaratır. Yüksek yoğunluklu lazer tedavisi, genellikle aşağıdaki hastalıklar için kullanılır:

  • Boyun, sırt ve bel bölgesindeki fıtıklar
  • Artroz (eklemlerde oluşan iltihaplanmalar ve ağrılar)
  • Karpal tünel sendromu
  • Kas ağrıları
  • Nöropati
  • Bağ, tendon ya da kas yaralanmaları
  • Yanık iyileşmeleri
  • Fibromiyalji
  • Epikondilit (Tenisçi dirseği)
  • Bursitler ve Tendinitler

Robotik lazer tedavisi için uygun hastalar kimlerdir? Robotik lazer tedavisinin herhangi bir yan etkisi var mıdır?

Ameliyatsız bel fıtığı tedavi yöntemleri teknolojinin gelişmesi ile daha başarılı sonuçlar elde etmek mümkündür. Hastaların cerrahi olmadan vücut bütünlüğü bozulmadan ağrılarından kurtulması hasarlı dokunun iyileşmesi olabilmektedir. 2016 yılında yayınlanan bir yayına göre robotik lazer tedavisindeki düşük yoğunluklu lazer tedavisi hücre zarındaki reseptöre ve oradan hücrenin enerji merkezindeki mitokondriye mesajlar gönderiyor. Bu mesajlar hücreyi kontrol eden DNA ya ulaşıyor. Böylece hücrenin etkin bir şekilde çalışması sağlanıyor. Enerjisi yükselen ve bilgi alan hücreler daha iyi çalışırlar. Bu lazer ışınların etkilediği kemik, kıkırdak, kas, bağ ve hücrelerden oluşan dokulara fayda sağlamaktadır. Düşük yoğunluklu lazer tedavisi dokuyu lokal etkileyerek ve sistemik olarak kan ve akupunktur noktalarını etkileyerek iyileşme ve yenilenmesini sağlamaktadır.  

Robotik lazer tedavisinin fizyolojik etkileri nelerdir?

  • Hücre zarının sağlığının artırılması
  • Kolajen üretiminin artırılması
  • Sağlıklı dolaşım için yeni damar oluşumunun artırılması
  • Bağışıklık sistemin desteklenmesi
  • Artan endorfin üretiminin artırarak ağrının kesilmesini sağlar. 
  • Lenf drenajını artırarak toksin maddelerin uzaklaşmasını sağlar. 
  • İnflamasyon azaltarak antioksidan madde üretimini artırarak doku iyileşmesini stimüle eder.
  • Düşük seviyeli lazerden gelen ışınları anormal çalışan hücreler emer.

Robotik Lazerin Özellikleri Nelerdir?

Hilterapi ya da yüksek yoğunluklu lazer yöntemi, pek çok tedavi opsiyonu ile sonuç alınmayan dokuları ya da kas yapılarını tekrardan faaliyete geçirir. Ağrıyı hızlı bir şekilde kesmesi ve hastayı günlük yaşamına döndürebilmesi, robotik lazer teknolojisinin en önemli özelliğidir. Yapay zekâ destekli cihazla beraber pek çok rahatsızlıkta milimetrik denebilecek atışlar gerçekleştirebilir. Dolayısıyla insan kaynaklı hatalar bu süreçte hemen hemen sıfırlanabilmektedir.

Yan etkileri (hassasiyette geçici değişim, karıncalanma) nadir olarak görülebilen bu uygulama, tekniği gereği herhangi bir risk teşkil etmez. En önemli özelliklerinden biri de işlemin hızlı sonuçlanmasıdır. Başarı oranının oldukça yüksek olduğu robotik lazer, ne kadar derinde olursa olsun ağrının kaynağına inebilmektedir. Bu yöntemde fotomekanik etkiler uygulanmaktadır. Yoğun düzeyde enerjiyi derinlere dek transfer ederken dokuları ısıtmaz.

 

TOPUK DİKENİ

TOPUK DİKENİ

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te topuk dikeni konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Topuk dikeni, topuk kemikleri altında bulunan plantar fasya adı verilen bağ dokusunun tahriş ve iltihaplanması sonucunda oluşan bir durumdur. Bu durum, topuk bölgesinde şiddetli ağrıya neden olabilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve topuk dikeniyle ilgili geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. Topuk dikeni tedavisi için çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, topuk dikeni tedavisinde modern tıbbi teknikleri kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ayak tabanı destekleri, özel ayakkabılar, fizik tedavi, topikal kremler, ilaç tedavisi, enjeksiyonlar veya nadiren cerrahi müdahale gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, ağrı şiddetine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Topuk dikeni, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, topuk bölgesindeki tahrişi azaltmak, iyileşme sürecini desteklemek ve günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, topuk dikeniyle mücadelede gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, topuk dikeni semptomlarını azaltmak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Topuk dikeni ile ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, topuk dikeniyle başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, topuk dikeni hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

BEL KAYMASI

BEL KAYMASI

Bel kayması birçok kişide hiç bir belirti vermeyebilir ya da çok hafif şiddette şikayetlere yol açabilir.

Bel kayması hastalarının büyük bir bölümünde ilaç, fizik tedavisi, ağrı tedavisi uygulamaları gibi cerrahi dışı tedavi yöntemleri ile şikayetler önemli ölçüde ortadan kalkar. 

Şiddetli ağrılar nedeniyle yaşam kalitesi önemli derecede bozulan ya da sinir dokuların üzerindeki baskı nedeniyle kuvvet kaybı, his kaybı, idrar ve dışkı fonksiyonlarında bozulma yaşayan hastalar cerrahi tedaviye ihtiyaç duyarlar.

Cerrahi tedavi, sinir dokuların üzerindeki baskının kaldırılmasını ve omurganın sağlamlığının tekrar oluşturulmasını hedefler.

Cerrahi Dışı Tedaviler

İlaç Tedavisi

Genellikle ağrıların kontrol altına alınması amacıyla ve geçici süreler için kullanılır.

Korse Kullanımı

Bel hareketlerini kısıtlayarak ağrının azalmasına yardımcı olur. Birkaç haftadan daha uzun süren korse kullanımının, bel kaslarını zayıflamasına neden olarak, faydadan çok zararı olduğu bilinmektedir.

Fizik Tedavi ve Egzersizler

Hem ağrının azaltılması, hem de omurganın çevresindeki kasların doğru bir şekilde kullanılmalarına destek olur.

Ağrı Tedavisi Uygulamaları

Bel kayması tedavisinde önemli bir yer tutarlar. Özellikle yıpranmış olan faset eklemlerin radyofrekans ile ağrısız hale getirilmeleri hastaların konforunu büyük ölçüde arttırabilir. Aynı şekilde, omurgadan çıkmakta olan sinir kökleri çevresine uygulanan ilaçlar ve radyofrekans işlemi, ağrının hafifletilmesi için faydalıdır.

BEL AĞRISI

BEL AĞRISI

Ağrı tedavisi temel olarak yaşam kalitesi tedavisidir, ağrının şiddetini en kısa sürede olabildiğince azaltmayı ve günlük normal aktivitelerin kolaylıkla yapılabilir hale gelmesini hedefler.

Bel Ağrısına Ne İyi Gelir?

Bu sorunun basit ve tek bir cevabı yoktur, her hastanın ağrısı farklı bir nedenden kaynaklanabilir, değişik nedenli ağrılara iyi gelecek farklı tedaviler olabilir. Bazı durumlarda sıcak uygulaması, bazı durumlarda ise soğuk uygulaması faydalı olabilir. Ağrının kaynağını doğru olarak belirlemek bel ağrısına ne iyi gelir sorusuna daha doğru bir çözüm önermeye yardımcı olacaktır. 

Bel Ağrısı Nasıl Geçer?

Bu soru ancak hastanın uzman bir doktor tarafından detaylı olarak incelenmesi sonrasında doğru şekilde cevaplanabilir. Her hasta farklı bir tedaviye ihtiyaç duyabilir.

Bel Ağrısı Tedavisi Nedir?

Bu sorunun da basit ve tek bir cevabı yoktur. Tek ve standart bir bel ağrısı tedavisi yoktur. Basit ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlardan önemli ameliyatlara kadar geniş bir tedavi yelpazesi mevcuttur, her hasta farklı bir tedaviye ihtiyaç duyabilir.

Yatak İstirahati

Yatak istirahati ve birkaç gün aktivitelere ara vermek, bel bölgesine binen yükü azaltmak, zedelenmiş dokuların iyileşmeye başlamalarına ve ağrının geçmesine yardımcı olabilir. Birkaç günden fazla yapılacak yatak istirahati bel kaslarını zayıflatarak ve gererek yatmaya bağlı ağrıları tetikleyip faydadan çok zarar verecektir.

Sıcak uygulamaları

Sıcak uygulamaları ile beli ısıtmak bel kaslarındaki tutulmayı çözerek kısa süreli rahatlama sağlayabilir. Aynı şekilde bazı hastalarda soğuk uygulamaları da ağrıyı azaltıcı etki gösterebilir.

İlaç Tedavisi

Doktorunuzun önerdiği ilaçlar bir yandan ağrı kesici, diğer yandan dokulardaki tahrişi giderici ve kas gevşetici etkileriyle, size yardımcı olacaktır. Olası yan etkiler, ilaç etkileşimleri gibi sorunlar nedeniyle, ilaç kullanımı mutlaka doktor tavsiyesi ile yapılmalıdır.

Bel Egzersizleri

Bel egzersizleri, tedavi için de mutlaka bulunmalıdır. Duruş ve oturuş bozukluklarının düzeltilmesi, bel kaslarını germe ve güçlendirici hareketler ağrıların azalmasına yardımcı olurlar.

Yürüyüş ve Yüzme

Yumuşak dokulara daha fazla oksijen gitmesini sağlayarak iyileşmeyi hızlandıracaktır. Bu tür aerobik aktiviteleri, başlangıçtaki istirahat döneminden daha sonra yapmak uygundur.

Fizik Tedavi

Sadece standart elektroterapi uygulamaları yeterli değildir. Kasları germek ve güçlendirmek amacıyla uygulanacak bel egzersizleri tedavinin en önemli kısmını oluşturur.

Bölgesel Ağrı Tedavisi

Ağrı tedavisi uygulamaları arasında kas içi ilaç enjeksiyonları, epidural steroid enjeksiyonları ve transforaminal steroid enjeksiyonları önemli yer kaplar. Bel bölgesinde sinirlerin bulunduğu bölgeye direkt olarak uygulanacak ilaçlar, sıkışmış sinir dokular üzerinde gelişen tahrişin, ödemin azaltılmasına yardımcı olurlar

Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri

Disk eklemi yıpranmasına bağlı ya da başlangıç aşamasında olan bel fıtıklarının neden olduğu ağrıların tedavisi, faset eklemlerin kireçlenmelerine bağlı ağrıların tedavisi için modern teknolojinin sunduğu güvenli, az riskli ve hasta için son derece konforlu ameliyatsız tedaviler olmaktadır. Bu uygulamalarda genellikle lazer ya da radyofrekans enerjisi kullanılır.

BOYUN AĞRISI

BOYUN AĞRISI

Boyun Ağrısı Tedavisi Nedir?

Boyun ağrısının tedavisi, ağrıyı ortaya çıkartan nedene göre düzenlenir. Ağrının bir an önce geçmesi, yaşam kalitesinde ağrı nedeni ile gelişen azalmanın ortadan kaldırılması, normal günlük hayata, iş hayatına bir an önce dönülmesi hedeflenir. Yakınmaların çok büyük bir kısmı basit tedaviler ile kaybolurlar.

İlaç Tedavisi

Şikayetlerinizin özelliklerine ve muayene bulgularınıza, radyolojik ve laboratuar tetkiklerinin sonuçlarına göre doktorunuz size ağrı kesici,  tahriş giderici ve kas gevşetici ya da diğer ilaçları önerebilir.

Boyunluk

Boyunluk sadece doktor tavsiyesi üzerine kullanılmalıdır. Boyunluğun gereksiz ya da yanlış şekilde kullanılması faydadan çok zarar verebilir. Boynun belirli bir süre hareketsiz bırakılması, boyun kaslarının tutulmalarından çok, kemikler arasındaki eklemlerin ve bağların tahriş ve yıpranmalarında faydalıdır. Boyunluğun ilaç tedavisi, ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçların birlikte kullanılmaları gerekebilir. Boyun ve çevresine bölgesel olarak uygulanacak kremler, spreyler, bantlar da fayda sağlayabilirler. Özel durumlar dışında boyunluğu birkaç günden fazla kullanmak boyun kaslarının zayıflamasına yol açacağı için önerilmez.

Fizik Tedavi

Boynun tekrar güçlü ve esnek hale gelebilmesi için birçok fizik tedavi uygulaması yapılabilir. Tedavi süresi, tedavinin çeşidi, hastalığın çeşidine ve şikayetlerin süresine göre farklılık gösterebilir.  Genellikle başlangıç aşamasında haftada birkaç kez fizyoterapist eşliğinde yapılan tedaviye evde uygulanacak boyun egzersizleri ile  birlikte devam edilmelidir.


Bölgesel Ağrı Tedavisi

Sinir kökleri çevresi ya da kas içine iğneler ile uygulanacak ilaçlar kronik boyun ağrısı çeken hastalarda fayda sağlayabilirler.

Ameliyatsız Tedavi Yöntemleri

Disk eklemi yıpranmasına bağlı ya da başlangıç aşamasında olan boyun fıtıklarının neden olduğu ağrıların tedavisi, faset eklemlerinin kireçlenmelerine bağlı ağrıların tedavisi için modern teknolojinin sunduğu güvenli, az riskli ameliyatsız tedaviler hasta için son derece konforlu yöntemlerdir.

Cerrahi Tedavi

Tüm tedavilere rağmen geçmeyen ağrı, sinir kökü  ya da omurilik baskısı, omurganın  mekanik denge sağlamlığında bir bozukluk gibi nedenlerle cerrahi tedavi gerekebilir.

ROMATİZMAL AĞRILAR

ROMATİZMAL AĞRILAR

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te romatizmal ağrılar konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Romatizmal ağrılar, romatizmal hastalıkların bir sonucu olarak ortaya çıkan kronik ağrı durumlarıdır. Bu ağrılar genellikle eklemlerde, kaslarda ve kemiklerde hissedilir ve romatoid artrit, osteoartrit, fibromiyalji gibi çeşitli romatizmal hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve romatizmal ağrılar konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. Romatizmal ağrı tedavisinde çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına etkili tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, romatizmal ağrılarla mücadelede modern tıbbi teknikleri ve donanımları kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, fiziksel terapi, egzersiz programları, yaşam tarzı değişiklikleri ve cerrahi müdahale gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın romatizmal hastalığına, semptomların şiddetine ve altta yatan nedenlere bağlı olarak belirlenir.

Romatizmal ağrılar, her hastada farklılık gösterebilir, bu nedenle tedavi planı kişiye özgü olarak uyarlanmalıdır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, iltihabı azaltmak, eklem hareketliliğini artırmak ve yaşam kalitelerini iyileştirmek için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, romatizmal ağrılarla mücadeledeki gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, romatizmal semptomları kontrol altına almak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Romatizmal ağrılarla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, romatizmal ağrılarla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, romatizmal ağrılar hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

BAŞARISIZ BEL AMELİYATLARI

BAŞARISIZ BEL AMELİYATLARI

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te başarısız bel ameliyatları konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Bel ameliyatları, omurgadaki sorunların tedavisi için sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Ancak bazen ameliyatlar istenilen sonuçları vermeyebilir ve hastalarda sorunlar devam edebilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve başarısız bel ameliyatları konusunda deneyimlidir. Hastaların semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve ilgili görüntüleme yöntemlerini kullanarak doğru tanı koyar. Başarısız bel ameliyatlarının nedenlerini ve sonuçlarını analiz eder.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, başarısız bel ameliyatlarının yönetimi için çeşitli tedavi seçenekleri sunar. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına konservatif tedavi yöntemleri, fizik tedavi, ilaç tedavisi, omurga enjeksiyonları veya nadiren revizyon cerrahisi gibi seçenekleri değerlendirir. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, ameliyatın neden olduğu komplikasyonlara ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Başarısız bel ameliyatları, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların semptomlarını iyileştirmek, fonksiyonel iyileşmeyi desteklemek ve günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır. Hastaların durumunu değerlendirirken sabırlı ve özenli bir yaklaşım benimser.

Gaziantep, başarısız bel ameliyatlarıyla mücadelede gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların sorunlarını anlamak, uygun tedavi seçeneklerini sunmak ve en iyi sonuçları elde etmek için çaba sarfeder.

Başarısız bel ameliyatlarıyla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, sorunları ele almak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, başarısız bel ameliyatları hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

OKSİPİTAL NEVRALJİ

OKSİPİTAL NEVRALJİ

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te oksipital nevralji tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir beyin ve sinir cerrahıdır. Oksipital nevralji, başın arkasında yer alan oksipital sinirin etkilendiği bir durumdur ve şiddetli baş ağrılarına neden olabilir. Bu ağrılar genellikle tek taraflı olarak hissedilir ve boyun hareketleri veya başın dokunulmasıyla tetiklenebilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki önde gelen sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve oksipital nevralji tedavisi konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, detaylı bir anamnez alır ve gerektiğinde görüntüleme testleri yaparak doğru tanı koyar. Oksipital nevralji tedavisinde çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına en uygun tedavi planını belirler.

Gaziantep, sağlık sektöründeki gelişmiş altyapısıyla ve uzman doktorlarıyla dikkat çeken bir şehirdir. Oksipital nevralji tedavisinde modern tıbbi tekniklerin kullanıldığı sağlık merkezleri bulunur. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, sinir blokajları, nöromodülasyon yöntemleri veya cerrahi seçenekler gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar.

Gaziantep'teki sağlık kuruluşları, oksipital nevralji tedavisi için gerekli olan donanım ve teknolojiye sahiptir. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların baş ağrılarını hafifletmek, yaşam kalitelerini iyileştirmek ve normal günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için multidisipliner bir yaklaşım benimser.

Oksipital nevralji tedavisi, her hastanın semptomlarına, ağrı şiddetine ve hastanın durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların durumunu detaylı bir şekilde değerlendirerek en uygun tedavi seçeneklerini belirler. Tedavi planı genellikle ilaç tedavisi, sinir blokajları veya cerrahi müdahale gibi yöntemlerin bir kombinasyonunu içerebilir.

Oksipital nevralji semptomlarıyla karşılaştığınızda, Gaziantep'teki sağlık merkezlerinden birine başvurmanız önerilir. Dr. İsmail Kocager ve ekibi, oksipital nevralji tedavisi konusunda uzmanlaşmıştır ve size en iyi tedavi seçeneklerini sunarak baş ağrılarınızı hafifletmeyi ve yaşam kalitenizi artırmayı hedefler.

Ancak, unutmayın ki sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız önemlidir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, oksipital nevralji tedavisi konusunda size daha fazla bilgi ve doğru yönlendirmeler sağlayacaktır.

DAMAR TIKANIKLIKLARINA BAĞLI AĞRILAR

DAMAR TIKANIKLIKLARINA BAĞLI AĞRILAR

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te damar tıkanıklıklarına bağlı ağrılar konusunda uzmanlaşmış doktordur. Damar tıkanıklıkları, arterlerdeki plak birikimi veya daralma nedeniyle kan akışının kısıtlandığı durumlardır. Bu durumlar, kalp krizi, anjina (göğüs ağrısı) veya periferik arter hastalığı gibi çeşitli sorunlara yol açabilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve damar tıkanıklıklarına bağlı ağrılar konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve gerekli görüntüleme testleri yaparak doğru tanı koyar. Damar tıkanıklıklarının tedavisinde çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına uygun tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, damar tıkanıklıklarının tedavisinde modern tıbbi teknikleri ve donanımları kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, anjiyoplasti (damar genişletme), stent yerleştirme veya bypass ameliyatı gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın damar tıkanıklığına, semptomların şiddetine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Damar tıkanıklıklarına bağlı ağrılar, her hastada farklılık gösterebilir, bu nedenle tedavi planı kişiye özgü olarak uyarlanmalıdır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, kan dolaşımını düzenlemek, semptomları kontrol altına almak ve yaşam kalitelerini iyileştirmek için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, damar tıkanıklıklarıyla mücadeledeki gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, damar tıkanıklıklarını açmak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Damar tıkanıklıklarına bağlı ağrılarla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, damar tıkanıklıklarıyla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, damar tıkanıklıklarına bağlı ağrılar hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

KANSER HASTALIKLARINA BAĞLI AĞRILAR

KANSER HASTALIKLARINA BAĞLI AĞRILAR

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te kanser hastalıklarına bağlı ağrılar konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Kanser, vücuttaki anormal hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle oluşan bir hastalıktır. Kanser hastaları çoğu zaman ağrı deneyimi yaşayabilirler.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve kanser hastalıklarına bağlı ağrılar konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve gerekli görüntüleme testleri ve laboratuvar çalışmaları yaparak doğru tanı koyar. Kanser ağrısı tedavisinde çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, kanser hastalıklarına bağlı ağrıların yönetiminde modern tıbbi teknikleri ve donanımları kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, nöral blokajlar, radyoterapi, cerrahi müdahale ve palyatif bakım gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın kanser türüne, ağrı şiddetine, genel sağlık durumuna ve hastanın tercihlerine bağlı olarak belirlenir.

Kanser hastalıklarına bağlı ağrılar, her hastada farklılık gösterebilir, bu nedenle tedavi planı kişiye özgü olarak uyarlanmalıdır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, yaşam kalitelerini iyileştirmek, yan etkileri azaltmak ve destek sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, kanser hastalıklarının yönetimi konusunda gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, kanser hastalarının ağrılarını hafifletmek, palyatif bakım sağlamak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Kanser hastalıklarına bağlı ağrılarla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, kanser ağrısıyla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, kanser hastalıklarına bağlı ağrılar hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

SİYATİK SİNİR YARALANMALARI

SİYATİK SİNİR YARALANMALARI

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te siyatik sinir yaralanmaları konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Siyatik sinir, bel bölgesinden bacaklara uzanan ve bacaklarda his ve hareket kontrolünü sağlayan büyük bir sinirdir. Siyatik sinir yaralanmaları, sinirin sıkışması, iltihaplanması veya hasar görmesi sonucunda ortaya çıkar ve şiddetli ağrıya neden olabilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve siyatik sinir yaralanmaları konusunda deneyimlidir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. Siyatik sinir yaralanmalarının tedavisi için çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, siyatik sinir yaralanmalarının tedavisi için modern tıbbi teknikleri kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, fizik tedavi, kas gevşetici ilaçlar, nöral blokajlar veya cerrahi müdahale gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın yaralanmanın tipine, şiddetine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Siyatik sinir yaralanmaları, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, sinirin iyileşme sürecini desteklemek ve günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, siyatik sinir yaralanmalarının tedavisi konusunda gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, sinirin iyileşme sürecini hızlandırmak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Siyatik sinir yaralanmalarıyla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, siyatik sinir yaralanmalarıyla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, siyatik sinir yaralanmaları hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

BEDENİMİZDEKİ TÜM DİĞER BÖLGE ve EKLEM AĞRILARI; BAŞ, BOYUN, OMUZ, KOL, ÖNKOL, EL, SIRT, BEL, KUYRUK

BEDENİMİZDEKİ TÜM DİĞER BÖLGE ve EKLEM AĞRILARI; BAŞ, BOYUN, OMUZ, KOL, ÖNKOL, EL, SIRT, BEL, KUYRUK

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te bedenimizdeki diğer bölgelerde ve eklem ağrıları konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Bedenimizin çeşitli bölgelerinde ve eklem alanlarında ağrılar yaygın olarak görülebilir ve yaşam kalitesini etkileyebilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve bedenimizdeki diğer bölgelerde ve eklem ağrılarıyla ilgili geniş bir deneyime sahiptir. Hastaların semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. Ağrının nedenini belirlemek için gerekli görüntüleme veya laboratuvar testleri de yapabilir.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, bedenimizdeki diğer bölgelerde ve eklem ağrılarının yönetimi için çeşitli tedavi seçenekleri sunar. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, fizik tedavi, egzersiz programları, rehabilitasyon, enjeksiyonlar, akupunktur veya nadiren cerrahi müdahale gibi seçenekleri değerlendirir. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, ağrı şiddetine, hastanın tercihlerine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Ağrılar, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, hareket kabiliyetini artırmak, fonksiyonel iyileşmeyi desteklemek ve yaşam kalitelerini iyileştirmek için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, bedenimizdeki diğer bölgelerde ve eklem ağrılarıyla mücadelede gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, hareket kabiliyetini geri kazandırmak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Bedenimizdeki diğer bölgelerde ve eklem ağrılarıyla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, ağrıları yönetmek ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, bedenimizdeki diğer bölgelerde ve eklem ağrıları hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

NÖROPATİK AĞRILAR

NÖROPATİK AĞRILAR

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te nöropatik ağrılar konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Nöropatik ağrılar, sinir sistemi hasarı veya işlev bozukluğu nedeniyle ortaya çıkan şiddetli ve kronik ağrı durumlarıdır. Bu ağrılar, yanma, keskinlik, uyuşma veya elektrik çarpması gibi çeşitli şekillerde hissedilebilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve nöropatik ağrılar konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve gerekli görüntüleme testleri yaparak doğru tanı koyar. Nöropatik ağrı tedavisinde çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, nöropatik ağrılarla mücadelede modern tıbbi teknikleri ve donanımları kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, sinir blokajları, nörostimülasyon veya diğer gelişmiş nöromodülasyon teknikleri gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, ağrı şiddetine ve altta yatan nedenlere bağlı olarak belirlenir.

Nöropatik ağrılar, her hastada farklılık gösterebilir, bu nedenle tedavi planı kişiye özgü olarak uyarlanmalıdır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, yaşam kalitelerini iyileştirmek ve günlük aktivitelerine geri dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, nöropatik ağrılarla mücadeledeki gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını azaltmak, nöropatik semptomları kontrol altına almak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Nöropatik ağrılarla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, nöropatik ağrılarla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, nöropatik ağrılar hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

ZONA HASTALIĞINA BAĞLI AĞRILAR

ZONA HASTALIĞINA BAĞLI AĞRILAR

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te zona hastalığına bağlı ağrılar konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Zona, varicella-zoster virüsü nedeniyle oluşan bir viral enfeksiyondur. Bu enfeksiyon, önceden suçiçeği geçirmiş olan kişilerde tekrar ortaya çıkar ve belirli bir dermatom adı verilen sinir hattında ağrılı kabarcıklara yol açar.

Dr. İsmail Kocager, zona hastalığına bağlı ağrıları değerlendirir, hastaların semptomlarını inceler ve doğru tanı koyar. Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve zona hastalığının tedavisi konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarına etkili tedavi planları sunar ve ağrılarını hafifletmek için çeşitli yöntemler kullanır.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, zona hastalığına bağlı ağrıların tedavisinde modern tıbbi teknikleri kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına antiviral ilaçlar, ağrı kesiciler, topikal kremler ve bazen nöral blokajlar gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, ağrı şiddetine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Zona hastalığına bağlı ağrılar, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, kabarcıkların iyileşmesini hızlandırmak ve komplikasyonları önlemek için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, zona hastalığına bağlı ağrılarla mücadelede gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, zona hastalarının ağrılarını hafifletmek ve iyileşme sürecini desteklemek için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Zona hastalığına bağlı ağrılarla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, zona ağrısıyla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, zona hastalığına bağlı ağrılar hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

AMELİYAT SONRASI AĞRILAR

AMELİYAT SONRASI AĞRILAR

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te ameliyat sonrası ağrılar konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Ameliyat sonrası ağrılar, cerrahi müdahalelerin ardından ortaya çıkan normal bir durumdur. Ameliyat sonrası ağrılar, cerrahi bölgede doku hasarından kaynaklanabilir ve zamanla iyileşme süreciyle azalır.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve ameliyat sonrası ağrıları etkin bir şekilde yönetme konusunda deneyimlidir. Hastaların ağrılarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. Ameliyat sonrası ağrıların yönetimi için çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, ameliyat sonrası ağrıların etkili bir şekilde yönetimi için modern tıbbi teknikleri kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, lokal anestezikler, nöral blokajlar, epidural analjezi veya diğer nöromodülasyon teknikleri gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın ameliyat türüne, ağrı şiddetine, genel sağlık durumuna ve hastanın tercihlerine bağlı olarak belirlenir.

Ameliyat sonrası ağrılar, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, iyileşme sürecini desteklemek ve günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, ameliyat sonrası ağrıların yönetimi konusunda gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, iyileşme sürecini desteklemek ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Ameliyat sonrası ağrılarla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, ameliyat sonrası ağrıları yönetmek ve iyileşme sürecinizi desteklemek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, ameliyat sonrası ağrılar hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

DONMUŞ OMUZ HASTALIĞI

DONMUŞ OMUZ HASTALIĞI

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te piriformis sendromu konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Piriformis sendromu, piriformis adı verilen bir kasın siyatik sinire baskı yapması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, kalça bölgesinde ağrı, uyuşma ve karıncalanma hissi ile karakterizedir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve piriformis sendromuyla ilgili geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. Piriformis sendromunun tedavisi için çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, piriformis sendromunun etkili bir şekilde yönetimi için modern tıbbi teknikleri kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, fizik tedavi, masaj, kas gevşetici teknikler, nöral blokajlar veya cerrahi müdahale gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, ağrı şiddetine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Piriformis sendromu, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, kasın baskısını azaltmak, sinirin iyileşme sürecini desteklemek ve günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, piriformis sendromuyla mücadelede gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, kasın baskısını azaltmak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Piriformis sendromuyla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, piriformis sendromuyla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, piriformis sendromu hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

TEDAVİ EDİLEMEYEN İNATÇI HIÇKIRIKLAR

TEDAVİ EDİLEMEYEN İNATÇI HIÇKIRIKLAR

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te tedavi edilemeyen inatçı hıçkırıklar konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Hıçkırık, ani ve tekrarlayan diyafram kasılmalarıyla birlikte solunum kontrolünün geçici olarak kaybedildiği bir durumdur. Genellikle hafif ve geçici bir sorun olsa da, bazı durumlarda hıçkırık uzun sürebilir ve tedavi gerektirebilir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve tedavi edilemeyen inatçı hıçkırıklar konusunda deneyimlidir. Hastaların hıçkırık semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. İnatçı hıçkırıkların tedavisi için çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, tedavi edilemeyen inatçı hıçkırıkların yönetimi için modern tıbbi teknikleri kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına nefes teknikleri, ilaç tedavisi, akupunktur, sinir blokajları, diyafram egzersizleri veya nadiren cerrahi müdahale gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, hıçkırığın süresine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

İnatçı hıçkırıklar her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların hıçkırıklarını yönetmek, hıçkırık ataklarının sıklığını azaltmak, yaşam kalitelerini iyileştirmek ve günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, tedavi edilemeyen inatçı hıçkırıklarla mücadelede gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların hıçkırıklarını hafifletmek, semptomları azaltmak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Tedavi edilemeyen inatçı hıçkırıklarla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, inatçı hıçkırıklarla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, tedavi edilemeyen inatçı hıçkırıklar hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

RADYOFREKANS TEDAVİSİ(RF)

RADYOFREKANS TEDAVİSİ(RF)

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te radyofrekans (RF) tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Radyofrekans tedavisi, yüksek frekanslı elektromanyetik enerji kullanarak sinir uçlarını hedefleyen bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, kronik ağrıyı azaltmak ve sinir sisteminin iletimini engelleyerek rahatlama sağlamak amacıyla kullanılır.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve radyofrekans tedavisi konusunda geniş deneyime sahiptir. Hastaların tıbbi geçmişlerini değerlendirir, fiziksel muayene yapar ve hastaların ağrı semptomlarına göre radyofrekans tedavi planlarını oluşturur. Tedavi sırasında, elektrotlar aracılığıyla yüksek frekanslı enerjiyi doğrudan hedeflenen sinir uçlarına ileterek tedaviyi gerçekleştirir.

Radyofrekans tedavisi, birçok farklı durumda etkili bir seçenek olarak kullanılabilir. Özellikle bel ve boyun ağrıları, siyatik ağrı, osteoartrit, migren ve trigeminal nevralji gibi durumlar için tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların spesifik ihtiyaçlarına göre radyofrekans tedavisini uygular ve tedavi sürecini yönetir.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, radyofrekans tedavisini güncel teknolojilerle uygulayan ileri düzey bir sağlık altyapısına sahiptir. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların tedavi sürecini en iyi şekilde yönetmek için ileri teknikleri kullanır.

Radyofrekans tedavisiyle ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru radyofrekans tedavi planını belirlemek, ağrıları hafifletmek ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Unutmayın ki sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerekmektedir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, radyofrekans tedavisi hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve sizin için en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

SİNİR BLOĞU TEDAVİLERİ

SİNİR BLOĞU TEDAVİLERİ

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te sinir bloğu tedavileri konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Sinir bloğu tedavisi, ağrıyı azaltmak veya kontrol altına almak amacıyla sinir sinyallerinin iletimini geçici olarak durdurmak için lokal anestezik veya başka ilaçların sinir etrafına enjekte edildiği bir tedavi yöntemidir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve sinir bloğu tedavileri konusunda geniş bir deneyime sahiptir. Hastaların tıbbi geçmişlerini değerlendirir, fiziksel muayene yapar ve ağrı semptomlarına dayanarak uygun sinir bloğu tedavi planlarını oluşturur. Tedavi sırasında, hassas bir şekilde ilaçlar sinirlerin yakınına veya üzerine enjekte edilir.

Sinir bloğu tedavisi, birçok farklı durumda kullanılabilir. Özellikle sinir kökü ağrısı, bel ve boyun ağrıları, migren, trigeminal nevralji, siyatik ağrı, eklem ağrıları gibi durumlar için etkili bir tedavi seçeneğidir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların spesifik ihtiyaçlarına göre sinir bloğu tedavilerini uygular ve tedavi sürecini yönetir.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, sinir bloğu tedavilerini güncel tekniklerle uygulayan ileri düzey bir sağlık altyapısına sahiptir. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların tedavi sürecini en iyi şekilde yönetmek için ileri teknikleri kullanır.

Sinir bloğu tedavisiyle ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru sinir bloğu tedavi planını belirlemek, ağrıları hafifletmek ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Unutmayın ki sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerekmektedir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, sinir bloğu tedavileri hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve sizin için en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

PİRİFORMİS SENDROMU

PİRİFORMİS SENDROMU

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'te piriformis sendromu konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Piriformis sendromu, piriformis adı verilen bir kasın siyatik sinire baskı yapması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum, kalça bölgesinde ağrı, uyuşma ve karıncalanma hissi ile karakterizedir.

Dr. İsmail Kocager, Gaziantep'teki sağlık kuruluşlarında çalışan bir uzmandır ve piriformis sendromuyla ilgili geniş bir deneyime sahiptir. Hastalarının semptomlarını değerlendirir, tıbbi geçmişlerini inceler ve fiziksel muayene yaparak doğru tanı koyar. Piriformis sendromunun tedavisi için çeşitli yöntemler kullanır ve hastalarına bireyselleştirilmiş tedavi planları sunar.

Gaziantep'teki sağlık merkezleri, piriformis sendromunun etkili bir şekilde yönetimi için modern tıbbi teknikleri kullanır. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastalarına ilaç tedavisi, fizik tedavi, masaj, kas gevşetici teknikler, nöral blokajlar veya cerrahi müdahale gibi çeşitli tedavi seçeneklerini sunar. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, ağrı şiddetine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.

Piriformis sendromu, her hastada farklılık gösterebilir. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, hastaların ağrılarını yönetmek, kasın baskısını azaltmak, sinirin iyileşme sürecini desteklemek ve günlük aktivitelerine dönmelerini sağlamak için hastalarıyla birlikte çalışır.

Gaziantep, piriformis sendromuyla mücadelede gelişmiş sağlık altyapısıyla dikkat çeker. Dr. İsmail Kocager liderliğindeki uzman ekipler, hastaların ağrılarını hafifletmek, kasın baskısını azaltmak ve yaşam kalitelerini artırmak için ileri tedavi yöntemlerini kullanır.

Piriformis sendromuyla ilgili olarak, Gaziantep'teki sağlık merkezlerine başvurarak Dr. İsmail Kocager ve ekibinden yardım alabilirsiniz. Uzman bir doktorun gözetiminde doğru tedavi seçeneklerini değerlendirmek, piriformis sendromuyla başa çıkmak ve yaşam kalitenizi iyileştirmek için önemlidir.

Sağlıkla ilgili konularda kesin bir tanı ve tedavi önerisi için bir uzmana danışmanız gerektiğini unutmayın. Dr. İsmail Kocager gibi uzmanlar, piriformis sendromu hakkında daha fazla bilgi sağlayabilir ve size en uygun tedavi seçeneklerini sunabilir.

OZON TEDAVİSİ

OZON TEDAVİSİ

Ozon tedavisi, modern tıbbın destekleyici yöntemlerinden biri olarak birçok sağlık sorununun tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir. Bu tedavi, vücudun oksijenlenmesini artırarak bağışıklık sistemini güçlendirmeye, hücre yenilenmesini hızlandırmaya ve genel sağlık durumunu iyileştirmeye yardımcı olur.

Gaziantep’te sağlık alanındaki yenilikçi çalışmalarıyla tanınan Dr. İsmail Kocager, ozon tedavisi konusunda uzmanlaşmış hekimlerden biridir. Hastalarına doğal ve destekleyici tedavi seçenekleri sunarak, kronik hastalıkların yönetimi, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve genel sağlık iyileştirmesi konularında önemli katkılar sağlamaktadır.

Ozon tedavisi, dolaşım bozukluklarından cilt rahatsızlıklarına, kronik yorgunluktan bağışıklık sistemini güçlendirmeye kadar geniş bir yelpazede uygulanmaktadır. Dr. İsmail Kocager, Gaziantep’te bu yöntemi bilimsel veriler ışığında uygulayarak hastalarına sağlıklı bir yaşam sunmayı hedeflemektedir.

Eğer siz de ozon tedavisinin faydalarını öğrenmek ve Gaziantep’te bu alanda uzman bir doktorla görüşmek isterseniz, Dr. İsmail Kocager’in kliniği sizin için doğru adres olabilir.

BEL VE BOYUN FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ

BEL VE BOYUN FITIĞINDA ROBOTİK LAZER TEDAVİSİ

Robotik sistemleri benimseyen doktorlar, geleneksel rehabilitasyon yöntemlerine kıyasla yüksek bir esneklik ve kontrol hassasiyeti ile karşılaşır. Robotik sistemlerde tercih edilen materyaller, insan elinin sahip olduğu esnekliği sorunsuz bir şekilde sağlayabilmektedir. Karmaşık işlemlerde robotik cerrahinin olanaklarından yararlanılabilir.

Robotik rehabilitasyondaki teknolojik gelişmeler, cerrahi işlemlerde ortaya çıkan başarı oranını artırmaktadır. Robotik lazer uygulamaları, günümüzde robotik rehabilitasyon kapsamında ele alınmaktadır. Robotik lazer, aynı zamanda “yüksek yoğunluklu lazer tedavisi” olarak da bilinir. Tedavilerin her duruma ve kişiye özel olarak değişebilmesi, tedavi sürecinin hızlı bir şekilde tamamlanması, son dönemlerde robotik lazer uygulamalarını farklı kılmaktadır.

Robotik lazer tedavisi genellikle güvenli ve etkili tedavi yöntemlerindendir. Ancak her hasta, kendi özel sağlık durumuna ve ihtiyaçlarına göre değerlendirilmelidir. Uygulama ve tedavi, uzman sağlık profesyonelleri tarafından sürdürülmelidir.

 

Robotik Lazer Nedir?

Lazer tedavisi, genel olarak dokulara odaklanan lazer ışığı kullanmak suretiyle ağrıyı ve iltihapları azaltmayı ya da dokuların iyileşme süreçlerini hızlandırmayı hedefler. Bu işlemlerde ağrı ya da hasarlı olan noktalara direkt uygulanan ışık enerjisinden faydalanılır. Robotik lazerler cerrahi işlemler esnasında çok ufak izler bırakır. Bu durum, hem estetik açıdan hem de dokunun korunması açısından da önemli bir detaydır. Robotik lazerler, hızlı ve kendini tekrar edebilen işlemlerde oldukça başarılıdır. Dolayısıyla geleneksel yöntemlerle çok uzun sürebilen cerrahi işlemler, lazer yönteminde hızlı biçimde neticelenebilir.

Doku rejenerasyonlarında ya da yara/ağrı iyileştirmelerinde lazer, ideal bir yöntem olarak kabul görür. Örneğin MLS lazer sitemlerinin, enflamasyon baskılayıcı etkisi çok daha yüksektir. Üstelik robotik uygulama başlığı ile beraber ilgili bölgeye daha homojen bir biçimde ışın verme şansı oluşur. Ağrı kesici etkisi sayesinde dokuların yenilenme düzeyi artırılır. Bu durumu “biyostimülant etki” olarak açıklamak mümkündür. Özellikle de cerrahi işlemlerden sonraki süreçlerde ciddi bir ayrıcalık sağlar.

Genel olarak robotik lazer işlemleri ile beraber çok daha etkili ve hızlı bir iyileşme elde edilir. Çeşitli hastalıklardan ya da özel durumlardan kaynaklı olarak ortaya çıkabilen hareket sınırlılığı ya da hareket bozukluğu giderilir ve kişi günlük aktivitelerini yapmaya devam edebilir. Yaş ilerledikçe hareket sınırlılığı ya da bozukluğunu engellemek adına çeşitli ilaçlar, geleneksel rehabilitasyon çözümleri ya da ameliyatlar tek başlarına yeterli olmayabilir.

Yüksek yoğunluklu robotik lazer yöntemleri, dalga boyu ve yüksek gücüyle etkili sonuçlar yaratır ve iyileşme hızlandırılır. Robotik lazer uygulamaları; ağrı kesici, ödemleri düşürücü, kas gevşetici bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda dolaşımı artırıcı etkisiyle de daha az seansla daha verimli sonuçlar yaratır. Yüksek yoğunluklu lazer tedavisi, genellikle aşağıdaki hastalıklar için kullanılır:

  • Boyun, sırt ve bel bölgesindeki fıtıklar
  • Artroz (eklemlerde oluşan iltihaplanmalar ve ağrılar)
  • Karpal tünel sendromu
  • Kas ağrıları
  • Nöropati
  • Bağ, tendon ya da kas yaralanmaları
  • Yanık iyileşmeleri
  • Fibromiyalji
  • Epikondilit (Tenisçi dirseği)
  • Bursitler ve Tendinitler

 

 

Robotik Lazer Nasıl Etki Eder?

Robotik lazer ya da bir başka ifadeyle yüksek yoğunluklu lazer terapisi, diğer lazer terapilerine kıyasla farklı özellikler taşır. Robotik lazer uygulamaları büyük ölçüde ağrıyı azaltma ve ağrının neden olduğu inflamasyonu kontrol altına alma amacıyla kullanılır. İşlemle beraber sinir hücresinin yenilenmesi sağlanabilir. Söz konusu iyileşme sayesinde sinirlerin beyinle olan iletişimi güç kazanır.

Öte yandan yüksek yoğunluklu lazer terapisi, skar dokusunu da yumuşatmaktadır. Böylece lifler çok daha fazla harekete olanak tanıyacak biçimde uzatılır. Tüm bunların yanında kronik olarak oluşmuş ağrı hafızası azalabilir.

Robotik lazerde seans sayısı hastanın durumuna göre değişir. Henüz ilk seanstan başlamak kaydıyla etkilerini bariz şekilde hissetmek mümkün olur. Her seans hastanın ihtiyacına göre değişiklik gösterebilir ve sağlık uzmanı, uygun görmesi hâlinde bu süreleri uzatabilir. Robotik lazer uygulamalarından sonra ciltte herhangi bir leke oluşumu söz konusu değildir. Hızlı ve etkili bir sonuç yaratan yüksek yoğunluklu lazer (HILT); kas, yağ, deri, kemik doku ya da deri altına etki edebilmektedir.

 

Robotik Lazerin Özellikleri Nelerdir?

Hilterapi ya da yüksek yoğunluklu lazer yöntemi, pek çok tedavi opsiyonu ile sonuç alınmayan dokuları ya da kas yapılarını tekrardan faaliyete geçirir. Ağrıyı hızlı bir şekilde kesmesi ve hastayı günlük yaşamına döndürebilmesi, robotik lazer teknolojisinin en önemli özelliğidir. Yapay zekâ destekli cihazla beraber pek çok rahatsızlıkta milimetrik denebilecek atışlar gerçekleştirebilir. Dolayısıyla insan kaynaklı hatalar bu süreçte hemen hemen sıfırlanabilmektedir.

Yan etkileri (hassasiyette geçici değişim, karıncalanma) nadir olarak görülebilen bu uygulama, tekniği gereği herhangi bir risk teşkil etmez. En önemli özelliklerinden biri de işlemin hızlı sonuçlanmasıdır. Başarı oranının oldukça yüksek olduğu robotik lazer, ne kadar derinde olursa olsun ağrının kaynağına inebilmektedir. Bu yöntemde fotomekanik etkiler uygulanmaktadır. Yoğun düzeyde enerjiyi derinlere dek transfer ederken dokuları ısıtmaz.

Hoş geldiniz;

Merhaba! Ben İsmail Kocager, 23 yıllık deneyime sahip bir hekimim. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldum ve ardından 14 yıl boyunca Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı olarak çalıştım. Ayrıca son 12 yıldır ağrı tedavisi ve yönetimi alanında faaliyet göstermekteyim ve bu konuda uzmanlaşmış durumdayım. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde bu alanda çalışmalarda bulundum.

Mesleğim boyunca, yeni gelişen veya uzun süredir devam eden ve bir türlü geçmeyen her türlü ağrının tedavisiyle ilgilendim. Sizin de yaşadığınız, sizi fazlasıyla rahatsız eden ve baş edemediğiniz ağrılarınız varsa, size tüm bilgi ve tecrübelerimle yardımcı olmaya hazırım.

Web sayfamı inceleyerek, detaylı bilgilere ulaşabilir ve iletişim bilgilerimi bulabilirsiniz. Telefon veya e-posta aracılığıyla benimle iletişime geçebilirsiniz. Amacımız, birlikte ağrılarınızla ilgili çözüm odaklı bir plan oluşturmak ve size yardımcı olmaktır.

Ağrısız ve mutlu günler dilerim. Geçmiş olsun!



Neden Ağrı Tedavisi ?

Geçmeyen ağrılarım var diyorsanız

Eğer sürekli devam eden veya tekrarlayan ağrılar yaşıyorsanız, bu durumu doktorunuzla paylaşmanız önemlidir. Altında yatan nedeni belirlemek ve uygun tedavi seçeneklerini keşfetmek için bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.

Ağrılarım artık tahammül edilecek seviyede diyorsanız

Eğer ağrılarınız artık dayanılmaz bir noktaya gelmişse, kesinlikle sessiz kalmamalısınız. Doktorunuzla iletişime geçerek durumu detaylı bir şekilde anlatmalı ve acil bir şekilde yardım almanız gerektiğini ifade etmelisiniz.

Başka çarem kalmadı diyorsanız

Tüm alternatifleri denemiş olmanıza rağmen hala ağrılarınız devam ediyorsa, umutsuzluğa kapılmadan doktorunuza başvurmalısınız. Belki de daha ileri tedavi seçenekleri veya uzmanlık gerektiren bir alanın uzmanına yönlendirme yapılması gerekebilir.

Ağrıyla yaşamaya alışmam gerektiği söylendi diyorsanız

Ağrılarınızla yaşamaya alışmanız gerektiğini söyleyen bir sağlık uzmanı size yardımcı olamamış olabilir veya alternatif tedavi seçeneklerini düşünmemiş olabilir. Bu durumda başka bir doktorla görüşmek ve durumu yeniden değerlendirmek önemlidir. Her zaman, yaşam kalitenizi iyileştirecek bir tedavi veya yönetim seçeneği bulunabilir.

Dr. İsmail Kocager ile Ağrı Yönetimi

Dr. İsmail Kocager, ağrı yönetimi konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Ağrılarınızın nedenlerini belirlemek, uygun tedavi seçeneklerini sunmak ve yaşam kalitenizi artırmak için Dr. İsmail Kocager'ın deneyiminden faydalanabilirsiniz.

Ağrılarımı Çözemeyenler İçin Dr. İsmail Kocager

Eğer ağrılarınız çözüme ulaşmıyorsa ve farklı sağlık uzmanlarıyla denemeler yaptıysanız, Dr. İsmail Kocager size yeni bir perspektif sunabilir. Profesyonel bilgisi ve deneyimiyle, ağrılarınızın kökenini anlamak ve size özelleştirilmiş bir tedavi planı sunmak için Dr. İsmail Kocager'ın hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.

Güncel Haberler

Hedefim daima ilerisidir.

  • 12.07.2023

Multidisipliner Ağrı Tedavisi: Ekibin Gücü

Devamını Oku
  • 12.07.2023

Ağrı Yönetimi

Devamını Oku
  • 12.07.2023

Kronik Ağrılar: Nedenleri, Tanı ve Tedavi Seçenekleri

Devamını Oku

Binevler Mah. 81038 Nolu Sok. No. 18 (Rasaf Yolu Üzeri) Şahinbey/GAZİANTEP

  • +90 554 819 92 40
  • info@drismailkocager.com
  • www.drismailkocager.com

Faydalı Linkler

Son Haberler

Multidisipliner Ağrı Tedavisi: Ekibin Gücü

12.07.2023

Ağrı Yönetimi

12.07.2023

Kronik Ağrılar: Nedenleri, Tanı ve Tedavi Seçenekleri

12.07.2023

Çalışma Saatlerimiz

  • Pazartesi :
    08.00- 17.00
  • Salı :
    08.00- 17.00
  • Çarşamba :
    08.00- 17.00
  • Perşembe :
    08.00- 17.00
  • Cuma :
    08.00- 17.00
  • Cumartesi :
    08.00 - 12.00
  • Pazar
    Kapalı

Copyright Ağrı Merkezi Gaziantep Uzman Dr. İsmail Kocager 2021 Tüm Hakları Saklıdır.